Gelecekteki Evim

Ben büyüdüğümde bir metropolde yaşamaktansa, ormanın içinde huzurlu bir villada yaşamayı isterim. Evimin hemen yanında küçük bir göl olmasını, fırsat buldukça orada balık tutmaya gitmeyi hayal ederim. Metropolde yaşamak istemem çünkü çok kalabalıktır ve sürekli bir koşturma, bir kaos hâkimdir.

Yine de metropolün avantajlarını da inkâr edemem; istediğimiz her şeye kolayca ulaşabiliriz. Örneğin canım acıktığında evimin sadece iki yüz metre ilerisindeki AVM’ye gider, bir restoranda yemek yer, çayımı içip eve dönerim. Doğada yaşamanın en güzel yanı ise huzurdur. Etrafınız sessizdir, araba kornaları yoktur; kafanızı dinlersiniz. Hatta bazen evinizin önünde bir ayıyla bile karşılaşabilirsiniz, bu bile doğanın bir parçasıdır. Ancak dezavantaj olarak, ihtiyaçlara erişmek pek kolay değildir. Acıktığınızda arabaya binip metropole gitmeniz gerekir; on kilometre gidiş, on kilometre dönüş derken toplam yirmi kilometre yol yaparsınız. Üstelik benzinin litresi yaklaşık 52 liradır ve daha da artacaktır, bu da ciddi bir maliyet demektir. Zaman kaybı da cabasıdır.

Yine de bir motorunuz varsa, daha az yakıt tükettiği için bu yolculuklar hem daha ekonomik hem de keyifli olabilir. Sonuç olarak her iki yaşam tarzı da para ister ama gerçekten istiyorsanız ve eminseniz, bence doğanın içinde yaşamak buna kesinlikle değer.

(Visited 3 times, 1 visits today)