Günümüz gençlerinin dertleri her zamankinden çok. Geleceğini mi düşünsün, geçmişini mi onarsın, nasihatleri mı dinlesin, gençliğini mi yaşasın… Fakat gençlerin son zamanlarda özellikle unuttukları bir şey var: sağlıkları. Bilişsel ve fiziksel sağlıklarını gündelik hayatlarının karmaşasında adete ikinci plana atan genç nüfusta spora olan yönelim tartışmalı. Acaba spora olan ilgi ve ihtiyaç azaldı mı yoksa yeterince teşvik yok mu?
Hazır Mayıs ayındayken en güzel bayramlarımızdan 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nı örnek vermek yerinde olacaktır. Çok öncesine değil, bir yirmi yıl kadar geriye gittiğinizde 19 Mayıs kutlamalarındaki coşkuyu büyüklerimizin hala hatırladıklarını göreceksiniz. Sokakların Türk bayrakları ile süslendiği, yediden yetmişe genç olan olmayan herkesin genç hissettiği günlerde spor kısmında yapılan gösteriler, verilen ödüller, belki de sadece halk arası söyleşmeler belli etmeden aslında o zamanki çocuk nüfusun büyülenmesine yol açıyordu. Görerek büyüyen nesillerin özellikle gösterileri yapılan takım sporlarından kalan tatlı hatıraları ise denemeleri için bir bahane haline bile gelebiliyordu. Basit bir örnek olsa da aslında bayram kutlamalarının altında derin bir sosyal yapı ve toplumsal bakış açısı yatar. Bu tarz geleneklerin ve kutlamaların korunması, sporun hayata dahil olduğunu ortaya koyar ve hatırlatır. Fakat özellikle pandemi ile 19 Mayıs gibi kutlamaların artık yeterince hissedilmediği ortada. Okulların ve spor komplekslerinin belki de inisiyatif alması bu anlamda ruhu geri canlandırmak için bir çözüm olabilir fakat bu kadar basit etkinliklerin bile eski hissini vermemesi sporun maalesef yavaş yavaş toplumdaki yerini kaybettiğini gösteriyor.
Bir diğer etki ise sosyal medya ve teknoloji olacaktır. Bu konseptlerin aslında hem pozitif hem de negatif etkileri mevcut. Örneğin teknolojinin gelişmesi her yaş kesimi için ister istemez ortaya daha yoğun bir hayat skalası koydu. Okul, iş veya proje gibi etkenlerin iyice kompleksleşmesi toplum baskısı ile birleşince, öğrenciden öğrenciye değişmekle beraber, spora ayırılabilince vakti kısıtladı. Dünya standartlarının yükselmesi ile akademik başarıları için sporu ihmal eden veya ihmal etmeye zorlanan birey sayısı arttı ve öğrencilerin spora teşviği özellikle azaldı. Çoğunlukla toplumdu ve ailelerde olan istek spordansa akademik başarı olduğundan öğrenciler artık bu yöne yöneltildi. Lakin bunun çok aldatıcı bir düşünce olduğu kaçınılmaz. Çünkü spor insanın hayatına disiplin katar. Antrenman saatleriniz, maç günleriniz bellidir ve hayatınızın her saatini bazen programınıza uydurmanız gerekir. Böylece çalışacağınız saat de yatacağınız saat de bellidir ve bu insana öz disiplin katar. Zor ve herkes için aynı etkiyi göstermese de u etkisi göz ardı edilmektedir. Yine de dengelenmesi gerekildiği ve akademik kısmın önemi de unutulmamalı. Son zamanlarda bir diğer görebildiğimiz şey ise spor salonlarına olan ilgi. Gençler geleneksel spor türlerindense spor salonlarında vücut yapmaya yöneliyor. Bu aslında çoğu insanın spor yapmasına ve calisthenics (kalisteniks) veya plyometrics (playometriks) gibi trend spor akımlarına yol açtı. Fakat çoğunun amacı gördükleri “mükemmel” vücudu elde etmek olduğu için sağlıktansa dış görünüşlerini ön planda tutanlar ve sağlık sorunları çekenlerin sayısı arttı.
Sonuç olarak spora olan teşviğin azaldığını görebiliyoruz. Gençleri heyecanlandırmak ve teşvik etmek, onlara hayatlarında spora nasıl yer verecekleri ve nasıl dengeleyecekleri hakkında yönlendirmeler yapmak ise spor kültürünü yeniden canlandırabilme potansiyelini taşıyor.

