Genetik mühendisliği, yani canlı bir organizmanın genetik materyalini değiştirme bilimi, 20. yüzyılda bir kavram olarak ortaya atılmıştı ama artık bu kavram bir gerçekliğe dönüşüyor. Son 10 yılda genetik bilimi ve genetik mühendisliği için kayda değer gelişmeler yaşanıyor. Bu gelişmeler arasında yeni aşılar, hastalıkları tedavi etmek için yeni yöntemler ve bize olumsuz etkisi olan bazı canlıların genetik materyalinin değiştirilmesi de yer alıyor. Ama bazı bilim insanları bu çalışmaların yapılmaması gerektiğine inanıyor. Peki bu çalışmaların fayda ve zararları nelerdir?
Öncelikle genetik mühendisliğinin faydalarını ele alalım. Genetik mühendisliği aslında çevremizdeki organizmaların DNA’sında istediğimiz değişikliği yapabilmemizi sağlıyor. Bu değişiklikler büyük ya da küçük çaplı olabilir. Mesela bir domatesin kışın daha dayanıklı olması için genini değiştirmek daha küçük çaplı bir değişikliktir. Yapılan bu değişiklik sonucunda domates üretimi arttırılmıştır. Ancak daha büyük sorunlarda daha büyük değişiklikler yapmamız gerekebilir. Örneğin Amerika kıtasında bulunan bir sinek cinsi yaralanan hayvanların içine yumurtlayarak o hayvanı bir yuva olarak kullanıyor ve o hayvanın ölümüne sebep oluyordu. Bunun sonucunda insanların yetiştirdikleri hayvanlar öldüğü için kıta genelinde yemek ve hijyen sıkıntısı oluşmuştu. Bu sinekler ise ömürleri boyunca sadece 1 kez çiftleştiği için bilim insanları özel fabrikalarda genetiği değiştirilmiş erkek sinekler üretti ve bunları doğaya salarak dişi sineklerin insanlara ve hayvanlara yumurtlamasına engel oldu. Bu fabrika Panama’da bulunuyor ve böyle bir istilanın tekrar yaşanmaması için üretebileceği maksimum kapasitede genetiği değiştirilmiş erkek sinekler üretmeye devam ediyor. Sonuç olarak genetik mühendisliği hastalıklara, doğa koşullarının olumsuzluklarına, açlığa ve daha birçok olumsuzluğa karşı mücadele etmemizi sağlar.

Ancak her iyi şeyin bir olumsuz yanı olduğu gibi genetik mühendisliğinin de bazı dezavantajları vardır. Genetik mühendisliği diğer bilim dallarına kıyasla yeni bir bilim dalı olduğu için yapılan değişikliklerin sonuçlarını önceden tahmin etmek zor olabiliyor. Özellikle doğaya ve çevreye etkisi çok büyük olabileceği için her genetik çalışma uzmanlar tarafından titizlikle yapılmalıdır. Bir başka dezavantaj ise genetik mühendisliğinin kötüye kullanımıdır. Kötü niyetli insanlar gerekli malzemeleri edinip laboratuvarlarında istedikleri çalışmayı yapabilirler. Ayrıca devletler üretimi yasak olan biyolojik silahları genetik mühendisliğini kullanarak üretip başka devletleri tehdit edebilirler. Toplumda genetik mühendisliği ile ilgili yeterli bilgi olmadığı için insanlar yapılan çalışmalara tepki gösterebilirler. Yapılan her çalışmanın etikliği tartışmaya açıktır ve maliyeti yüksektir bu nedenle devletler genetik mühendisliği ile ilgili çalışmalara destek vermek istemeyebilir.
Genetik mühendisliği umut verici bir bilim dalıdır. Bu alandaki gelişmelerin insanlık yararına en verimli şekilde kullanılabilmesi için bilim dalları arası iş birliği büyük önem taşımaktadır. Sonuç olarak genetik mühendisliği insanlık için çok büyük bir fırsattır ama bu fırsatımızı doğru kullanmamız lazım.
