Hayatta kalmak, bazen duygusal anlamda ayakta durabilmek için gerçeği yeniden şekillendirmeyi gerektirir. Bu, hayatta kalabilme içgüdüsünün bir parçasıdır. İnsanlar, kendilerini savunmasız hissettiklerinde, acı verici gerçeklerle yüzleşmektense, bu gerçekleri azıcık olsa da yumuşatmayı tercih edebilirler. Bu, bir tür ruhsal savunma mekanizmasıdır. Herkesin karşılaştığı zorluklar farklıdır, ancak bazı durumlarda gerçeği kabul etmek, o anki psikolojik durumla başa çıkmak için çok fazla yük getirebilir. Bu yükü hafifletmek adına, gerçekleri biraz daha kabul edilebilir hale getirebilmek önemlidir.
Gerçekleri eğip bükmek, çoğu zaman yalan söylemek veya tamamen yanlış bir şey söylemek anlamına gelmez. Aksine, bu, bazen acı verici gerçekleri bir dereceye kadar kabul edilebilir hale getirmek veya onları daha sindirilebilir kılmak için bir yöntemdir. Örneğin, bir kişi büyük bir kayıp yaşadığında, kaybın etkisiyle başa çıkmak son derece zor olabilir. Gerçek, kaybedilen şeyin yerine hiçbir şeyin konamayacağını ve hayatın bu boşlukla devam edeceğini söylemek, acıyı daha da derinleştirebilir. Ancak, kaybı daha farklı bir açıdan görmek ve kaybedilen şeyin kişinin hayatında bıraktığı olumlu etkileri hatırlamak, gerçeklerin bükülmesi anlamına gelir. Bu, kişiye iyileşme sürecinde yardımcı olabilir. Ya da bir kişi işini kaybettiğinde, bu durum onun hayatında büyük bir boşluk yaratabilir. Ancak, “işimi kaybettim” gerçeğiyle karşılaşmak, kişiyi daha da çaresiz hissettirebilir. Bunun yerine, durumu biraz daha olumlu bir şekilde görmek, kişinin gelecekte yeni fırsatlar yaratma ihtimalini söylemek, ona umut verebilir. Gerçekler, bazen gerçek olmaktan çıkarak kişinin hayata daha tutunabilmesi için bir araç haline gelir. Buradaki amaç, kişinin kendini daha da fazla üzmemesi için, gerçeği bir miktar değiştirerek, ruhsal sağlığını korumasını sağlamaktır.
Aynı zamanda, toplumun normal diye gösterdiği şeyler, bireylerin kendilerini baskı altında hissetmelerine yol açabilir. Sosyal medyanın etkisiyle herkesin sürekli olarak mükemmel bir yaşam sürdüğünü gösterdiği bir dünyada, insanlar gerçeği eğip bükerek kendilerini bu baskıdan kurtarmaya çalışabilirler. Toplumun belirlediği ideal yaşam biçimleriyle uyumlu olabilmek için insanlar bazen kendi hayatlarını daha parlak ve kusursuz göstermeye yönelebilirler. Burada amaç, dış dünyadan gelecek yargılardan korunmaktır.
Sonuç olarak, hayatta kalabilmek için bazen gerçeği eğip bükmek gerekebilir. Ancak bu, gerçeklerden kaçmak veya onları tamamen inkar etmek anlamına gelmez. Aksine, kişinin ruhsal sağlığını koruyabilmesi, yaşadığı zorluklarla başa çıkabilmesi ve hayata tutunabilmesi için gerçeği farklı bir açıdan ele almak ve ona esneklik kazandırmak gereklidir. Gerçekler, hayatın bir parçasıdır, ancak bazen onları bükmek, daha sağlıklı bir yaşam sürmek için gerekli ve işe yarayan bir yöntem olabilir.
