Gerçek Bağlantılar mı, Dijital Kafes mi?

Uzun bir günün sonunda koltuğa oturmuş, elimde telefonumla sosyal medyada gezinirken bir an durdum ve aklıma garip bir soru geldi: Ya bir gün bu dünyanın dışında kalmak zorunda olsaydım? Diyelim ki iki seçenek var; ya bir daha sosyal medya kullanamayacaksın ya da ömrünün sonuna kadar hiç seyahat edemeyeceksin. Hangisini seçerdim acaba?

İlk düşündüğümde cevabı kolay sanıyordum. “Tabii ki sosyal medyadan vazgeçerim,” dedim kendi kendime. Ama sonra fark ettim ki o kadar basit değil. Sosyal medya artık sadece fotoğraf paylaşmak ya da eğlenmek için kullandığımız bir yer değil. Hayatın bir parçası haline geldi. Orada arkadaşlarımızla haberleşiyoruz, yeni şeyler öğreniyoruz, hatta bazen kim olduğumuzu orada anlatıyoruz. Bir bakıma, sosyal medya artık dijital bir kimlik kartı gibi. Ondan vazgeçmek, kendinden bir parça koparmak gibi olurdu. Çünkü sosyal medya sayesinde sadece yakın çevremizi değil, dünya ile de bir bağlantı kuruyoruz. Fikirlerimizi paylaşabiliyor, başkalarının hayatlarına tanıklık edebiliyor, sınırların ötesinde bir toplulukta var olabiliyoruz.

Ama öte yandan seyahat etmemeyi seçmek… İşte o da çok ağır bir kayıp olurdu. Düşünsene, bir daha hiç deniz görmeyeceksin, yeni bir ülkenin sokaklarında kaybolamayacaksın, başka kültürlerin yemeklerini tadamayacaksın. Hep aynı manzara, aynı şehir, aynı yüzler… İnsan bir noktadan sonra sıkılır. Seyahat etmek sadece gezmek değil, yeniden doğmak gibidir. Her yeni yer insana başka bir bakış açısı kazandırır, her yolculuk biraz da kendini bulmaktır. Yeni bir dil duymak, farklı bir müzik ritmini hissetmek ya da hiç tanımadığın bir kültürün insanlarıyla sohbet etmek; bunlar ruhu besleyen deneyimlerdir.

Yine de bazen düşünüyorum; belki de sosyal medyasız bir hayat çok daha huzurlu olurdu. Artık kim ne yaptı, kim nereye gitti, kim ne aldı diye düşünmeden yaşamak… Sadece kendin için, sadece görmek için bakmak bir manzaraya. Paylaşmak için değil, hissetmek için yaşamak. Belki o zaman gerçekten “an”ın içinde olurduk. Sosyal medya çoğu zaman insanı kıyaslamaya iter; farkında olmadan başkalarının hayatlarını yaşarız, kendi hayatımızı unuturuz. Seyahat etmek ise aksine özgürleştirir. Biri seni kalıplara sokarken, diğeri seni kalıplardan çıkarır.

Bu yüzden ben sosyal medyadan vazgeçmeyi seçerdim. Çünkü bir gün bir dağın tepesinde durup sessizce gökyüzüne bakmak, binlerce beğeniden çok daha anlamlıdır. Kim bilir, belki de gerçek bağlantılar parmak uçlarımızda değil, attığımız adımlardadır. Ve belki de bir fotoğraf karesinde değil, gözlerimizin önünde yaşadığımız o anlarda gizlidir.

(Visited 3 times, 1 visits today)