Bir gün okulun bahçesinde garip bir şey gördüm. Sanki bir kapıya benziyordu. Meraklanıp oraya doğru ilerlemeye başladım. Kapıya dokunduğum anda kapı açıldı. Burası tamamen modern cihazlarla dolu, ışıkları yanıp sönen tuhaf makinelerin bulunduğu bir laboratuvardı. İlk anda “Buraya girmemeliyim,” diye düşündüm ama sonra içimdeki merak dayanılmaz bir hâle geldi ve laboratuvarın içine doğru yürümeye devam ettim.
Bir süre sonra içeride yalnız olmadığımı fark ettim. Sınıf arkadaşlarımın bazıları farklı masalarda çalışıyordu. Garip icatlarla uğraştıklarını görünce ben de bir şeyler yapmak istedim. “Ne yapabilirim?” diye düşünürken aklıma harika bir fikir geldi: Şekerden bir araba yapacaktım! Neden mi? Çünkü basit bir şeyle başlamak istemiştim.
Günler geçtikçe daha farklı ve büyük icatlar yapmaya başladım: robot dinozorlar, kendi kendine yazı yazan kalemler, pili bitmeyen tabletler… Harika vakit geçiriyordum.
Tam o sırada çalar saatin sesiyle uyandım ve bütün bunların sadece bir rüya olduğunu anladım.
