Gül’ün Macerası

Bir sabah Gül, dışarıdan gelen garip bir sesle uyandı. Merakla pencereye koştu ve gördükleri karşısında şaşkına döndü: Uzaylılar, bahçelerindeki kulübeyi alıp götürüyordu!

“Hayır! Kulübemizi götürmeyin!” diye bağırdığı anda kendini bir anda uzay gemisinin içinde, lazer ışınlarından oluşan bir kafeste buldu. Gül önce korktu, ama çok zeki bir çocuktu. Hemen etrafına bakındı ve kafeste üç tane kilit olduğunu fark etti. Anahtar bulmak için kafesin her yerini aradı ama hiçbir şey bulamadı.

Tam umudunu yitirmek üzereyken, tavandaki açık bir bölmeyi fark etti. Oraya tırmanmayı düşündü fakat her yer lazer ışınlarıyla doluydu. Bu yoldan kaçamayacağını anladı. Çaresizce düşünürken birden kardeşi Mustafa Kemal’i gördü! Kardeşi, onu kurtarmak için gelmişti.

Mustafa Kemal, Gül’e bir halat uzattı. Gül, halata tutunup yukarı tırmandı ve sonunda kardeşinin yanına ulaştı. Ona uzay gemisinden çıkabilmeleri için üç adet anahtara ihtiyaçları olduğunu anlattı. Mustafa Kemal ise yolda uzaylıları gördüğünü ve onların aslında Dünya’yı yok etmek istediklerini öğrendiğini söyledi.

İki kardeş hemen birlikte harekete geçti. İlk olarak girdikleri oda tamamen boş görünüyordu, ancak kısa sürede buranın tuzaklarla dolu bir yer olduğunu fark ettiler. Gül ve Mustafa Kemal akıllıca bir plan yaparak tuzakları tek tek etkisiz hâle getirdiler ve odadan çıkmayı başardılar.

Sonraki odada ise üç anahtar bir masanın üzerinde duruyordu. İkisi de anahtarları alarak sevinçle birbirlerine sarıldılar. Artık kaçma vakti gelmişti! Fakat uzay gemisinden çıkarken dengesizlik yüzünden yere düştüler. Gül bacağını, Mustafa Kemal ise kolunu kırdı.

Canları acıyordu ama sonunda özgürlerdi. O an birbirlerine bakıp gülümsediler. Çünkü en zoru başarmışlardı: birlikte cesurca savaşmış ve uzaylıların elinden kurtulmuşlardı.

 

(Visited 5 times, 1 visits today)