Bugünün çocukları geçmişte yaşayan çocuklara göre çok daha yalnız hissediyor çünkü modern dünya hem onların sosyal alanlarını daraltıyor hem de doğal ilişki kurma biçimlerini değiştiriyor. Bir zamanlar sokaklarda kurulan oyun arkadaşlıkları, spontane buluşmalar ve saatlerce süren dış mekân aktiviteleri çocuklara hem bağ kurma hem de paylaşma fırsatı verirdi ama şimdi apartman hayatının, yoğun programların ve güvenlik kaygılarının artması bu ortamların neredeyse tamamen kaybolmasına yol açıyor. Bu durum çocukların kendilerini daha içine kapanık ve yalnız hissetmesine neden oluyor.
Teknolojinin hızlı yayılımı da bu yalnızlığı derinleştiriyor çünkü telefonlar, tabletler ve bilgisayarlar çocuklara dikkat çekici bir dünya sunsa bile gerçek sosyal temasın yerini alamıyor. Dijital iletişim çocuklara anlık mutluluk veriyor gibi görünse de uzun vadede samimi bağları zayıflatıyor ve çocukların kendilerini dışlanmış hissedebileceği yüzeysel bir arkadaşlık ortamı yaratıyor. Aile içinde bile herkesin kendi ekranına çekilmesi birlikte geçirilen anlardaki duygusal yakınlığı azaltıyor ve çocukların kendilerini görülmemiş ya da dinlenmemiş hissetmesine sebep oluyor. Bu nedenle çocuklar destek aramak yerine daha çok kendi içlerine dönüyor.
Akademik baskının artması da bu yalnızlığı besleyen bir diğer neden çünkü dersler, sınavlar, kurslar ve aktiviteler çocuklara neredeyse hiç boş zaman bırakmıyor. Zamanları o kadar planlı ve yoğun hale geliyor ki bir arkadaşlık kurmak için gerekli spontane anlar kayboluyor ve çocuklar sadece zorunlu ortamlarda, kısıtlı sosyal deneyimlerle büyüyor. Modern toplumda rekabetin kolayca hissedilmesi de çocukların sosyal ilişkilerini etkiliyor çünkü herkesin bir şeylerde iyi olma zorunluluğu hissetmesi çocukların birbirini bir arkadaş olarak değil bir rakip olarak görmesine neden oluyor. Bu durum samimi bağları daha da zayıflatıyor.
Tüm bunların yanında sosyal medyanın etkisi de çok büyük çünkü çocuklar diğer çocukların paylaştığı eğlenceli anları görünce kendilerinin eksik kaldığını düşünebiliyor. Bu durum yalnızlık duygusunu derinleştiriyor. Oysa geçmişte böyle bir karşılaştırma alanı yoktu ve çocuklar kendi gerçekleri içinde mutlu olabiliyordu.
Son olarak modern hayatın hızlı temposu ailelerin birlikte geçirdiği zamanı da azaltıyor. Anne babalar işin yoğunluğu, trafik ve stres gibi nedenlerle çocuklarıyla yeterince kaliteli zaman geçiremeyince çocuklar duygusal anlamda bağlanma sorunu yaşayabiliyor ve kendilerini daha çok yalnız hissediyor. Tüm bu faktörler bir araya geldiğinde bugünün çocukları kalabalık bir dünyanın içinde bile kendi içlerinde bir boşluk hissi yaşayabiliyor ve bu his geçmişe göre çok daha derin bir yalnızlığa dönüşüyor.
