Sosyal medya, günümüzde en etkili iletişim araçlarından biri haline gelmiştir. Çoğu insan bu platformları eğlenmek ve sosyalleşmek için kullanırken, sosyal medyanın çok daha farklı ve önemli amaçlara hizmet ettiğini de görmek mümkündür. İnsanlar günlerinin büyük bir bölümünü bu mecralarda geçiriyor ve bundan keyif alıyor. Ancak, sosyal medyayı yalnızca kişisel eğlence için değil, toplumsal fayda sağlamak adına da kullanan geniş bir kesim bulunmaktadır.
Sosyal medya, ortaya çıktığı günden itibaren eğlence ve etkileşim açısından ön planda yer almıştır. Örneğin, Türkiye’de internet kullanıcılarının yaklaşık %70’i 35 yaşın altındadır. Bu kullanıcıların %37,3’ü 15-24 yaş arası, %31,3’ü ise 25-34 yaş arasındadır. Bu veriler, özellikle genç neslin sosyal medyayı yoğun bir şekilde kullandığını göstermektedir.
Özellikle kriz ve doğal afet anlarında sosyal medyanın ne kadar güçlü bir araç olduğu bir kez daha kanıtlanmaktadır. Türkiye’de yaşanan depremler sırasında sosyal medyanın etkisi yadsınamaz bir gerçek olmuştur. O günlerde atılan tweetler, yapılan paylaşımlar ve acil yardım çağrıları sayesinde binlerce insanın hayatı kurtarılmıştır. Sosyal medya, sadece bireysel iletişim ve eğlence aracı olmanın ötesine geçerek, hayat kurtaran ve insanları bir araya getiren önemli bir platform haline gelmiştir.
Öte yandan sosyal medya bu tür konularda çok yardımcı ve sevimli gibi görünsede her seferinde böyle olmayabilir. Evet, depremler ve doğal afetler sırasında çoğu insanımız hayatı kurtuldu ama buz dağının görünmeyen yüzü gerçekleri yüzümüze acı acı çarpıyor.
Çok olmamasına rağmen yine böyle dönmelerde çoğu düzenbaz ve yalancı insan yüzünden sosyal medya sitelerine bant daraltılması getirildi ve kurtulabilecek insan varsa bile kurtulamadı. Çünkü birkaç insan deprem zamanı diğerlerinin canını hiçe sayıp kendi egolarının tatmin olması için onları ölümlerine terk ettiler. Hükümet ne yapması gerektiğini bilinmiyor ve mecburen çareyi bant daraltılmasında buluyordu.
Aslında burada sorun sosyal medyanın kullanılış biçiminde değil kullanan insanlardadır. Biz içimizi, insanımızı güzelliğe ve güzel ahlaka yönlendiremediğimiz sürece işin sonu nafiledir. İstediğiniz sosyal medya uygulamasını kullanın kullanan halk özünde aynı halktır sadece yaş aralıları, sosyal medyadan istekleri ve arzuları değişir. Onun için ilk değişimi kendi içimizde başlatıp ondan sonra bu uygulamaların önerme algoritmalarına suçu atmalıyız. Çünkü zaten bu uygulamalar belirli bir algoritma üzerinde çalışıyor ve zaten bu algoritma bizim yönelimlerimiz ve kullanımlarız ile oluşuyor. Eğer ki bu tür uygulamaların halkı kötüye itelediğini düşünüyorsanız halkın eğilimine bakmalısınız.
