Yetişkin hayatımı nerede geçirmek istediğim sorulduğunda cevabım oldukça net: büyük ve hareketli bir metropol. Çünkü bana göre özellikle 20 ile 35 yaş arası, insanın hem kendini tanıdığı hem de dünyayı keşfettiği en üretken dönem. Bu yıllarda farklı insanlarla tanışmak, şehir hayatının sunduğu çeşitliliği yaşamak ve sürekli yeni şeyler öğrenmek benim için çok değerli. Küçüklüğümden beri kalabalık ortamlara ve canlı şehirlere karşı özel bir ilgim oldu. İnsanların sürekli hareket halinde olduğu, gecesi gündüzü ayrı tempoda yaşayan büyük şehirler beni yormak yerine her zaman motive etti.
Ayrıca üniversite yıllarımda bolca seyahat etmeyi hayal ediyorum. Yeni ülkeler görmek, değişik kültürlerle tanışmak ve kendimi hem sosyal hem de akademik anlamda geliştirmek istiyorum. Metropol hayatı, hem bu hayallerimi gerçekleştirmek için uygun imkanlar sunar hem de bana geniş bir sosyal çevre sağlar. Farklı etkinliklere katılmak, yeni hobiler denemek ve şehir yaşamının dinamizmini hissetmek beni çok heyecanlandırıyor.
Sessiz ve sakin bir kasabada yaşamak ise bana daha çok ilerleyen yılların tercihi gibi geliyor. Belki kırklı yaşlarımda, hayatın hızını biraz düşürmek istediğimde böyle bir ortama yönelirim. O dönemde doğayla iç içe, daha yavaş akan bir yaşam bana cazip gelebilir. Ancak şu an için hareket, karmaşa, çeşitlilik ve sürekli değişim bana huzurdan çok daha fazla anlam ifade ediyor. Bu nedenle yetişkinliğimin ilk dönemlerini kesinlikle büyük bir şehirde geçirmek istediğimi gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.
