Önceden hayvanların ne düşündüklerini, insanları sevip sevmediklerini hep merak ederdim. Ta ki hayvanlarla konuşabilme yeteneği kazanana kadar… Artık hayvanlara sorular sorabiliyor, onlarla sohbet edebiliyordum!
Bugün hayvanat bahçesine gitmeye karar verdim. Amacım, oradaki hayvanlara hayvanat bahçeleri hakkındaki düşüncelerini sormaktı. Yolda yürürken bir çöp kutusunun yanında bitkin ve zayıf bir kedi gördüm. Hemen ona biraz mama ve su verdim. Yemeklerini yedikten ve suyunu içtikten sonra kendine geldi. İlk olarak bana teşekkür etti, onu beslediğim için çok mutlu olmuştu.
Daha sonra ona bazı sorular sordum. Benim onunla konuşabildiğimi fark edince çok şaşırdı. Yardımsever insanları sevdiğini, ancak çoğu zaman kendisine zarar veren kişiler yüzünden insanlara güvenemediğini söyledi. Onu, hayvanları seven insanların bulunduğu bir barınağa götürdüm.
Yoluma devam ederken başka bir kediyle karşılaştım. Bu kedinin sahibi vardı ve oldukça tombuldu. Ona da aynı soruları sordum. O ise farklı düşünüyordu: “Bence insanlar bizim kölemiz gibi.” dedi. Bu cevabı duyunca gülümsedim çünkü hayvanların insanlarla ilgili çok farklı deneyimleri olabiliyordu.
Nihayet hayvanat bahçesine vardım. Oradaki hayvanlarla konuşmaya başladım. Kimileri buradan memnundu. Önceki yaşamlarına göre burada düzenli beslendiklerini ve güvende olduklarını söylediler. Ama bazıları çok mutsuzdu. Özgür olmak istediklerini, kafeslerde yaşamaktan bıktıklarını söylediler. Hatta bazıları, insanları eğlendirmek için zararlı maddelerle itaat etmeye zorlandıklarını anlattı. Bu duruma çok üzüldüm ve hemen yetkililere şikâyette bulundum.
Yaklaşık bir ay sonra tekrar aynı hayvanat bahçesine gittim. Yetkililer, hayvanlara özgürlük hakkı tanımışlardı. Gitmek isteyenler doğal yaşam alanlarına gönderilmiş, kalmak isteyenler ise daha iyi şartlarda yaşamaya devam ediyordu.
Sonuç olarak şunu öğrendim: Biz insanlar iyi ve adil olursak, hayvanlar da bizi sever ve bize güvenir. Onların da bizler kadar sevgiye, özgürlüğe ve saygıya ihtiyacı var.
