Hayvanların Dili

Sabah gözümü açtığımda garip bir his vardı içimde. Sanki dünya biraz daha gürültülü, ama bir o kadar da anlamlıydı. Pencereyi açtım, kuşlar cıvıldıyordu, ama bu seferki sesleri sadece ötüş değil, kelimeler gibiydi. “Hadi güne başla artık, uyku tulumu!” diye bağırıyordu bir serçe. Şaşkınlıkla gözlerimi ovuşturdum. Şaka gibi ama… anlıyordum!

Meğer bir günlüğüne hayvanlarla konuşma yeteneği kazanmışım. İlk iş olarak bahçeye çıktım. Kedimiz Pamuk ağacın altında kıvrılmış yatıyordu. “Nihayet konuşabiliyoruz,” dedi. “Benim tüylerimi neden bu kadar çok seviyorsun? Hep elleyip duruyorsun.” Ne cevap vereceğimi bilemedim. Meğer onun için bu sevgi gösterisi, biraz rahatsız ediciymiş. Özür diledim, güldü: “Bozulmadım, sadece arada bir yap lütfen.”

Asıl merak ettiğim şey, hayvanların insanları nasıl gördüğüydü. Onlara biz tuhaf mı geliyoruz? Karga Kara ile konuştum. O tam bir filozof gibiydi. “Siz insanlar çok konuşuyorsunuz ama az dinliyorsunuz,” dedi. “Her şeyi kontrol etmek istiyorsunuz. Oysa rüzgarı, yağmuru, yıldızları hiç kontrol edemiyorsunuz. Bu sizi çıldırtıyor olmalı.” Dondum kaldım. Belki de haklıydı. Biz doğayı anlamaya çalışmaktansa onu yönetmeye çalışıyorduk.

Öğleye doğru ormana gittim. Oradaki tilkiyle sohbet ettim. “İnsanlar neden avlanıyor?” diye sordum. “Tokken bile,” diye ekledim. “Güç gösterisi,” dedi tilki. “Bazen sadece ‘yapabildikleri’ için yapıyorlar. Ama güç, yalnız kalmak demek bizce.” O an tilkinin gözlerinde yalnızlık gördüm. Sessizce yere oturdum, onunla birlikte gökyüzünü izledim.

Akşamüstü köpek parkına uğradım. Orada koşuşturan onlarca köpeğin hepsi birbiriyle şakalaşıyor, kavga ediyor, barışıyordu. En çok ilgimi çeken şey sadakat üzerine söyledikleriydi. “Bir insana bağlanmak bizim için hayat demek,” dedi biri. “Ama insanlar kolayca vazgeçiyor bizden. O zaman içimizde bir şeyler kırılıyor.” O söz beni derinden etkiledi.

Gün sona erdiğinde, bu yetenek yavaş yavaş kayboldu. Hayvanların sesleri yeniden sadece ses olmaya başladı. Ama onların bana verdiği dersleri unutmadım: Dinlemeyi, anlamayı, doğayla uyum içinde yaşamayı… O gün, sadece hayvanlarla konuşmadım. Onlardan insan olmayı öğrendim. Ve belki de hayatımın en gerçek günüydü.

(Visited 7 times, 1 visits today)