Bir sabah uyandım ve hayvanlarla konuşabildiğimi fark ettim. Bunu nasıl mı anladım? Tabii ki kuşuma “Günaydın.” dedikten sonra! Normalde kuşum sadece öterdi ama bu sefer bana “Sana da günaydın” demesin mi? Çok şaşırdım. İlk başta sadece kuşlarla konuşabildiğimi sandım, ama sonra tüm hayvanlarla iletişim kurabildiğimi anladım.
Pencereden dışarı bakarken bahçedeki kedinin gözlerini bana diktiğini fark ettim. Kediye baktım ve hemen, “Ne bakıyorsun öyle?” dedim. O da hiç düşünmeden cevap verdi: “Senin neyin değişti böyle? Artık seni anlayabiliyoruz.” Şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilemedim.
Bu yeni yeteneğimi test etmek için hemen dışarı çıktım. Önce yan komşunun köpeğiyle, sonra da yolda karşılaştığım serçelerle konuştum. Hepsi beni anlayabiliyor, ben de onları anlayabiliyordum. Sanki dünya bir anda bambaşka bir yer olmuştu. Artık benim için sadece insanların değil, hayvanların da büyük önemi vardı.
Sonra aklıma hayvanat bahçesi geldi ve oraya gitmeye karar verdim. Ama bunu yapmamalıydım… Çünkü hayvanat bahçeleri beni her zaman rahatsız etmiştir. Hem ortam çok kalabalık ve karışıktı hem de hayvanların doğal ortamlarında olmamaları içimi burkuyordu. Bu yüzden gitmekten vazgeçtim ve evime döndüm.
Çok uzun ve heyecan dolu bir gün olmuştu. Bu yüzden hemen yatağıma yatıp uyudum.
