Herkesin Sesini Duyabiliyorum

Bir sabah uyandığımda herkesin iç sesini duyabildiğimi fark ettim. Başta rüya gördüğümü sandım. Annem mutfakta kahvaltı hazırlarken “Umarım tostu yakmam.” diye geçirdi içinden. Babam gazetesini okurken “Yine mi zam? Bu gidişle emeklilik hayal olacak.” diye mırıldandı ama sesi çıkmadı. Oysa ben duydum. Kafamın içinde yankılanan bir düşünceydi bu.

Korkmadım desem yalan olur. Ama bir yandan da tuhaf bir merakla doluydum. Dışarı çıktım. Sokakta yürüyen insanların kafalarındaki sesler birbirine karışıyordu. Kimisi ne giyeceğini düşünüyordu, kimisi sevgilisine kızgındı, kimisi ise kendine dair öyle acımasız şeyler söylüyordu ki içim burkuldu.

Okula vardığımda işler iyice karıştı. Sınıf arkadaşlarımın yüzlerinde kocaman gülümsemeler varken içlerinden geçenler bambaşkaydı. En yakın arkadaşım Ece, “Ona güvenebilir miyim hâlâ? Her şeyimi anlatıyorum ama acaba o da bana aynı şekilde yaklaşıyor mu?” diyordu.

İlk günün sonunda başım ağrımaya başladı. O kadar çok ses, düşünce ve duygu vardı ki beynim dolmuş gibiydi. İnsanların düşündüğüyle söylediği arasındaki fark beni ürkütmüştü. Herkesin maskesi vardı; gülüyorlardı ama içten ağlıyorlardı. Ya da susuyorlardı ama içlerinde fırtınalar kopuyordu.

Bir hafta boyunca bu yetenek devam etti. Sonunda fark ettim ki, insanların düşüncelerini bilmek, onları daha iyi anlamamı sağlasa da, bazı şeyleri bilmemek daha iyi olabiliyormuş. Sonra bir sabah yeniden uyandım ve sessizlik vardı. Kendi iç sesim dışında hiçbir ses duymuyordum.

Ve o sessizlik, duyduğum en güzel melodi oldu.

(Visited 7 times, 1 visits today)