Yıl 2055. O gün arkadaşlarım Demir, Barış, Poyraz, Umut ve kardeşim Ahmet’le yemek yemeye giderken gözüme bir yazı çarptı. Yazıda “Perşembe gününde araba yarışı var. Yarışmaya katılabilmek için 7+ olmanız gerekiyor. Yarışmaya en fazla 6 kişi katılabilirsiniz. Yarışmaya sadece Formula-1’le katılabilmekte olmanızın yanı sıra direksiyonunuzun kafayla çevrilebilmesi gerekmektedir.” Bu yazıyı görünce heyecandan içim içime sığmadı! Hemen bunu arkadaşlarıma söylemeliydim. Onlar bunu duydukları anda hemen rolleri belirlemek istediler. Ama daha bir haftamız olduğunu söylediğimde rahatladılar.
Günlerden Salı, yarışmaya iki gün kaldı. Dün rollerimizi belirlemiştik. Ben, Umut ve Ahmet teknik arıza düzeltici, arabanın motorunu düzenlemeci ve lastik değiştirici, Poyraz şoför, Barış ve Demir ise yarışı gözlemleyecek koçlardı. Takımımızın adı “Dehşet 6″’ydı. Yarışma gününe bir gün kala takımla yaptığımız toplantı bize moral vermişti. 200m yarışında çok iyiydik ve bu bizim için avantajdı çünkü yarışmada sadece 200m yarışacaktık. Yarışma günü gelip çatmıştı. Poyraz’a tek tavsiyemiz “Gaza bas, bitir şu işi!” idi. Yarış başladığında herkes Kurtlar’ı destekliyordu, ilk 50m sonunda biz 6. sırada kalmıştık ki bu hiç iyi değildi ve ilk 100m’de 4. sıraya yükseldik. Spiker “ ilk 100m ‘ye Kurtlar birinci, Dehşet 6’lı ikinci, Pitonlar üçüncü sırada girdik. Poyraz bunu duyunca çok heveslenmiş olmalı ki 8. vitese anında çıktı! Son 100m ‘de ikinciydik! Heyecandan yüreğim küt küt atıyordu. Çok geriye düşmüştük Saniyelerle yarışıyorduk, bir mucize gerçekleşse dediğim o anda Poyraz tam tamına 198’inci vitese çıkıp yarışı kazandı! Mutluluktan havalara uçuyordum. Başkan ödülümüzü vermeye geldiğinde ona teşekkür edip madalyamızı alıp kupamızı kaldırdık. Çok eğlendik.
