Sabah uyandım. Aklıma yine o geldi. Kalbim acıyordu sanki. Onu görmek istemiyordum, defalarca söyledim kendime ama içimde bir eksik parça vardı. Onu düşündüğümde hem öfke hem de garip bir huzur hissediyordum. Acı ve rahatlama aynı anda geliyordu. Garip ama gerçek bir his. Yağmur yağıyordu bugün. Kaldırımlar ıslaktı, adımlarımın sesi yankılanıyordu. Rüzgar yaprakları savuruyordu. İnsanlar hızlı hızlı geçiyordu yanımdan, herkes bir yerlere yetişmeye çalışıyordu, kendi hayatlarına devam ediyordu. Ben ise durdum adımlarımın sesi içimdeki boşluğu hatırlattı. Ona bakmak istemedim, üzerine düşünmek bile istemedim ama yokluğu bir şekilde beni bütünlüyordu. Eksik parçam biraz daha belirginleşiyordu, içimde bir yerlere oturuyordu. Kalbim sıkışıyor, nefes almak zorlaşıyordu bir yandan da bu yalnızlık, garip bir güven veriyordu. Düşündüm, başka bir dünyada olsaydım belki bunu daha kolay kabul ederdim. Yanımda asla olmayacak biri eksik parçayı tamamlayabilir miydi? Hem acı hem de tuhaf bir rahatlama veriyordu. Onu görmek istememek ve başka sebepler eksik parçayı daha görünür hale getiriyordu. İçimde büyüyordu ve bazen öyle bir yoğunluk oluyordu ki nefes almak zorlaşıyordu. Ama aynı zamanda, o parçayla baş başa olmak bana garip bir güven sağlıyordu. Bazen rüyalarıma giriyor, yokluğunu biraz daha tolere edebiliyordum. Hayallerimde yaşıyordum ama uyandığımda hepsi silinmiş gibiydi sadece yokluğu kalıyordu. Akşamüstü parkta yürüdüm. Gökyüzü pusluydu, havada bir ağırlık vardı. Yapraklar rüzgârla sallanıyor, sokak lambaları hafifçe parlıyordu. Her şey normal görünüyordu ama içimdeki boşluğu tekrar hissettim. Ona bakmak, yüzleşmek istemedim ama yokluğu bana tuhaf bir güç veriyordu cesaretimi artırıyordu. Düşüncelerim bir araya geliyordu; hem kırgın hem meraklıydım. Gözlerimi açtığımda gördüklerime inanamadım. Sonra fark ettim ki o hiç yanımda olmamıştı. Gerçekte var olmamıştı. Ama içimdeki boşluk, onun yokluğuyla bana en yakın şey hâline gelmişti. Ona dokunamamak, görmek istememek, öfke hepsi bu yoklukla anlam kazanıyordu. O yanımda değildi ama eksik parçayı yerine oturtmuştu. Artık anladım. Yazarken son sandığım şey aslında bir başlangıçmış. Eksik parçayı tamamlamıştım. O yanımda olmasa da, yokluğu sayesinde ben kendimi tamamlamıştım. Bazen aşk büyük hareketlerde değil sadece bir sayfayı sessizce çevirdiğinde fark ettiğin şeyde gizli. Ve şimdi, her sessizlikte, her boş sokakta, onun yokluğunun bana verdiği bu tuhaf güveni hissediyorum. Belki hiç var olmadı, belki yalnızca hayalimdeydi; ama içimde bıraktığı izle bir bütün hâline geldim. Artık eksik parçayı dışarıda aramıyorum çünkü öğrendim ki bazı parçalar yalnızca boşluklarıyla tamamlanır. Tamamlanmak bazen sahip olmak değil, kayıpları ve eksiklikleri anlamaktan geçer.
Hiç Var Olmayan
(Visited 4 times, 1 visits today)
