Bir Hıdırellez sabahı uyandığımda, hayatımda tuhaf ama büyülü bir şeyin olduğunu fark ettim.
Bir gün önce kâğıda yazdığım dileklerin… yavaş yavaş gerçekleşmeye başladığını gördüm.
İlk olarak herkesin sağlıklı olduğunu fark ettim. Annem, babam, sevdiklerim… hepsi gülümsüyordu. İçim huzurla doldu. Sonra antrenman saatimin geldiğini hatırladım. Ama bu sefer her zamanki kulübüme değil, Fenerbahçe’nin altyapısına gidiyordum! Bu nasıl olmuştu? Gerçekten hayallerim mi gerçekleşiyordu?
Sürprizler bununla bitmemişti. Evimizin önünde her zamanki arabamız yerine, parlak siyah bir Range Rover duruyordu. Anahtarı bana aitti! Direksiyona geçtiğimde kalbim hızla atıyordu.
Ve evimiz… artık iki katlı, bahçesinde palmiye ağaçları olan, kocaman havuzlu bir villa olmuştu. Sabah güneşi odaya vuruyor, perdeler rüzgârla hafif hafif dalgalanıyordu. Her şey rüya gibiydi ama çok gerçekti.
Hayatım bir anda değişmişti. Ve bu değişimin, Hıdırellez gecesi kalbimden geçip kâğıda dökülen dileklerle başladığını artık biliyordum.
O an anladım ki dilekler sadece yazmakla kalmaz, inanmakla da gerçekleşirmiş.
