Hıdırellez sabahı, babam ve annem eve büyük bir coşkuyla gelmişlerdi. Milyoner olmuştuk! Abimi hemen uyandırıp evden çıktık, malikane bakmaya gittik. Gerçekten en güzel malikaneyi almıştık.
Sonra bir AVM’ye gittik. Bana bir sürü oyuncak, abime ise birçok kaykay baktık. Odalarımıza yatak seçerken, resmen dünyanın en güzel yatağını bulmuştum. Odamın her tarafı bembeyaz olacaktı.
Evimiz beş katlıydı. En alt katta sinema odası, oyun odası, spor odası hatta bir rahatlama odası bile vardı. Bir üst katta salon, onun üst katında ise kocaman bir mutfak ve büyük bir yemek masası yer alıyordu. Onun bir üst katında abimin ve benim odalarımız vardı. En üst kat ise annemle babamın odasıydı.
Bahçede o kadar çok ağaç vardı ki, insan orada kaybolabilirdi. Gerçekten devasa bir bahçeydi.
Odama çıktım, yatağıma uzandım ve düşündüm: Ya Hıdırellez kağıdını o gül ağacının altına koymasaydım, yine eski hayatımızda mı kalacaktık, hiç bilmiyorum. Acaba annem, babam ve abim ne dilemişti? Onların dilekleri de gerçekleşecek miydi?
Tam o anda abimin de dileği gerçek oldu! Yurt dışında, çok sevdiği sanatçının konserine bilet istemişti ve bugün o bileti aldı. Bu gün, hayatımdaki en güzel günlerden biri oldu.
Hiçbir zaman hayal kurmayı ve istemeyi unutmayın. İnsan, hayal kurdukça ve o hayaller gerçekleşmeye başladıkça mutlu olur.
