İÇ SESLER

Bir sabah uyandığımda, herkesin iç sesini duyabildiğimi fark ettim.

Günlerden pazartesiydi. Annemin “Hadi oğlum, kalk!” diyişiyle uyandım. O an, beynindeki düşünceleri görebildiğimi fark ettim. Şöyle yazıyordu:
“Umarım fırındaki kurabiyeler yanmaz.”

Annemle dalgacı bir sesle “Anne, kurabiyeleri unutma.” dedim.
Şaşkınlıkla yüzüme baktı. Sonra kahvaltımı yapıp babamla okula gitmek için evden çıktık.

Babamın zihninde ise şöyle yazıyordu:
“Umarım bugünkü maçı kazanırız.”
Ben de gülümseyerek “Bugün maç vardı ya, değil mi?” dedim.
Babam ne diyeceğini bilemedi. Ardından ben okula, o da işe gitti.

Okulda iki arkadaşım, ders başlamadan önce oturmuş oyun hakkında konuşuyordu. Zihinlerine baktım ve çok şaşırdım. Şöyle yazıyordu:
“Umarım bugünkü oyuna Demir gelmez, çok kötü oynuyor.”

“Merhaba” deyip geçiştirdim. Ardından kızgın bir şekilde sırama oturdum.

Beş dakika sonra öğretmen geldi. Zihninden şu düşünce geçti:
“Off, bugün ne yemek yapacağım?”

Hiç parmak kaldırmadım, sessizce derse katıldım. Sonra teneffüs oldu. Kantine gidip bir tost aldım. Kantincinin zihninde ise şu yazıyordu:
“Batsın bu dünya!”

Bunu duyunca çok üzüldüm. Bu yüzden tostun parasına ek olarak beş lira daha verdim. Dışarı çıkıp yürüyerek tostumu yedim. Yanımdan geçenlerin zihinlerinde şu cümleler dönüyordu:
“Iyy, şu çocuğa bak.”
“Saçı iğrenç.”
“Acaba en son ne zaman duş aldı?”

Tüm bu düşünceler içimi acıttı. Üzülerek sınıfa döndüm. Dört ders daha geçti. Sonunda annem beni almaya geldi ve eve döndük. Ama yüzümdeki hüzün hâlâ geçmemişti.

İnsanların benden bu kadar nefret ettiğini bilmiyordum.

O günden sonra kimseyle arkadaşlık kurmadım. Hep yalnız takıldım.
Ve böylece sınıfın sessizi ilan edildim.

(Visited 5 times, 1 visits today)