Eğer insanların iç sesini duyabilseydim, ilk merak edeceğim şey şu olurdu:
“Acaba insanlar benim hakkımda ne düşünüyor?”
Kim benimle ilgili konuşuyor, kim konuşmuyor bunu anlamaya çalışırdım. Özellikle sevdiklerim hakkında ne düşündüklerini duymak isterdim. Onlar arkamdan güzel şeyler mi söylüyor, yoksa düşündüğüm gibi değil mi? İç sesleri her şeyi ortaya çıkarırdı.
Ayrıca insanların nelerden hoşlandığını, neleri sevip sevmediklerini öğrenmek de çok ilginç olurdu. Mesela “İnsanlar gerçekten ne sever?” diye düşünürken belki Finlandiya’ya kadar bakardım. Belki oradaki insanların iç sesleri çok farklı ve eğlencelidir. Kültürler arası farkları iç seslerle keşfetmek harika olurdu.
Öğretmenlerimin iç seslerini duymak ise başka bir deneyim olurdu. Düşünsene, bir öğretmen soru sorduğunda aslında aklından geçen cevabı biliyorum:
“Acaba A seçeneği mi doğru yoksa B mi?” diye içinden geçirirken, ben onun ne düşündüğünü anlar ve hemen doğru cevabı verirdim.
Sınıfta öğretmen “A mı, B mi?” diye sorduğunda, ben iç sesinden A dediğini duyar ve herkesle birlikte “A!” derdim. Böylece hep doğru cevabı verirdim. Herkes şaşırırdı ama ben sadece iç sesleri dinliyor olurdum.
İnsanların iç dünyasını bilmek belki biraz ürkütücü olurdu ama bir o kadar da eğlenceli, öğretici ve düşündürücü olurdu.
