Bir gün uyandığımda kendimi ıssız bir adada buldum. Önce nerede olduğumu anlamaya çalıştım ama sanki hiçbir şeyi hatırlamıyordum. Havanın soğumasıyla bir karar verdim, barınacak bir yer bulmalıydım. Hem adayı keşfetmiş olacaktım hem de geceyi dışarıda geçirmemiş olacaktım.
Yola çıktım ve birçok mağara gördüm. Ama çoğu ya çok küçük ya da çok dardı. Daha fazla mağara ararsam akşamı dışarıda geçireceğimi biliyordum. İki seçenek vardı: ya kendim bir ev yapacaktım ya da başkalarının yaptığı yapılarda kalacaktım.
İkinci gün maalesef dışarıda uyumak zorunda kaldım. Nemli hava nedeniyle akşam üşümüştüm. Gündüz kalktığımda acıkmıştım. Bu adaya geldiğimde hiç hayvan görmemiştim, bu yüzden protein bulmak zor olacaktı. Ancak denizin ortasında olduğum için balık olabileceğini düşündüm. Denizin kokusu buraya zar zor ulaşıyordu ama emin olamadığım için sebze ve meyve aramaya karar verdim. Karpuz ve hindistancevizi gibi bitkiler buldum ve afiyetle yedim.
Akşam dışarıda kalmamak için yerleşim yerleri aramaya devam ettim. Çok geçmeden bir uçak enkazı gördüm. Belki bu adada insanlar yaşıyordur diye umutlandım. Uçağın burun kısmı ayrılmıştı, büyük yolcu uçağıydı ve içinde yeterince yiyecek ve içecek vardı. Uçağın içine girdiğimde hiçbir pas veya yosun yoktu, çarpalı çok uzun zaman geçmemiş olmalıydı.
Uçağın arkasında bir sürü yiyecek buldum, çorba gibi akışkan şeyler her yere dökülmüş, sandviçler hâlâ duruyordu. Ayrıca su, ayran ve kola gibi içecekler de buldum. Kutuların sağlam olması ya kutuların sağlam olmasından ya da güvenli bir yere konulmuş olmalarından kaynaklanıyordu.
Uçağın diğer yerlerini inceledim. Sadece can yelekleri vardı. Pilot kısmında yedek pilot kıyafeti buldum. Uçak uyumak için uygundu ama benim avlanmam ve su bulmam gerekiyordu. Akşam yaklaşırken uçağın içini yaşam için uygun bir yer hâline getirmem ve kendime yatak yapmam gerekiyordu. İlk önce birinci sınıfa baktım, bazı koltuklar sağlamdı ama taşımak kolay değildi. Yine de bir koltuğu uçağın gövdesine taşıdım.
Adayı kaybetmemek için pusula bulmam gerekiyordu. Pilotların yanına baktığımda bir pusula buldum ama sabit bir şekilde uçağa bağlıydı. Yorgunluktan direk yatağa gittim.
Üçüncü gün kuşların sesiyle uyandım ve adayı gezmeye başladım. Daha önce görmediğim bir nehir keşfettim. Hala hayvan görmemiştim ama sonunda denizi de gördüm. Balık yakalamayı bilmediğim için taşlardan mızrak yapmayı düşündüm ama uçaktan çıkan yiyecekler yeterliydi, bu yüzden gerek yoktu.
Adayı gezerken her tarafın ağaç dolu olduğunu fark ettim. İçimden bir ses burada hayvan var dedi ve haklıydım: tavuklar, inekler ve küçük baş hayvanlar vardı. Bir tavuk buldum ve uçak enkazına götürürken onu yemek yerine beslemeye karar verdim. Ancak verecek bir şeyim olmadığı için tavuğu serbest bıraktım. Hava karardığı için uçak enkazına geri döndüm. Yorgun olduğum için su içip yatağa gittim ve uyudum.
Sonunda fark ettim ki, bütün yaşadıklarım bir rüyaymış. Bence ıssız bir adada kalmak zor ama eğlenceli olduğu kesin!