ISSIZ ADA VE BEN

Bir gün kuş sesleriyle uyandım. Çok yorgundum ve başım ağrıyordu; sonra biraz toparlandım. Elimin altında altın sarısı kumları ve denizin kokusunu hissettim. Masmavi denizi gördüm ve ardından ıssız bir adada olduğumu fark ettim. Etrafıma baktım ama sadece birkaç palmiye ağacı vardı. Dalgaların sesi kulağıma müzik gibi geliyor, kuşlar cıvıldıyor, rüzgar ise yaprakları hışırdatıyordu.

Daha sonra yemek ve su aramaya başladım. Gerçekten çok acıkmış ve susamıştım. Bu yüzden etrafa daha dikkatli bakıp ufak da olsa bir hindistancevizi buldum. Onu kırıp içtim ve yedim. Karnım biraz doyunca gücüm yerine geldi.

Adanın içine doğru biraz yürümeyi düşündüm ama o karanlık beni biraz korkuttu. “Ya yalnız değilsem?” diye endişelendim. Birden kumdaki izleri fark ettim. Kıvrılarak ilerleyen izler beni meraklandırdı. Oraya doğru gitmeyi düşünürken karşıdan yavaş adımlarla bana doğru gelen bir kaplumbağayı fark ettim.

O anda yalnız olmadığımı anlamak beni çok mutlu etti. Hindistancevizimden biraz vererek onunla hemen arkadaş oldum. Kaplumbağanın yanımda olması ve dostluğu bana güç verdi, korkumu yendim ve bir çıkış yolu aramaya başladım.

Biraz toparlanıp yönümü bulmaya çalışırken denizde bir tekne gördüm. Sevinçten havalara uçtum ve hemen bağırıp yardım istedim. Beni fark ettiler. Kaplumbağamı da yanıma alıp beni almalarını sevinç içinde bekledim.

En sonunda kurtuldum derken birden uyandım ve yaşadıklarımın rüya olduğunu fark ettim.

Rüya da olsa ıssız bir adada tek başıma olmak ve bu heyecanlı macerayı yaşamak çok güzeldi. Bir gün ıssız bir adaya düşersem bu yaşadıklarımı tekrar yaşamak isterim diye düşünerek yeniden uykuya daldım.

(Visited 9 times, 1 visits today)