Gece, karanlığın kollarında parlayan yıldızlar, sanki bana bir şey anlatmaya çalışıyordu. Hava serin, rüzgar hafif esiyordu; bu sessizliğin içinde yıldızların fısıldadığı sırlar, ruhumun derinliklerinde yankılanıyordu. Gökyüzü, bir tuval gibi önümde açılmıştı ve her bir yıldız, kendi hikayesini yazmak için bekliyordu. Ben onları anlamlandırmaya çalıştıkça, onlar daha hareketli dans ediyor ve kafamı daha çok karıştırıyorlardı.
Her bir ayrıntının içindeki saklı hikayeleri çözmeye karar verdim. İzledim, izledim, izledim… Her bir yıldız, farklı bir insanın kalbine ışık tutuyordu. Bunu anlamak için çok uzun bir yoldan geçsem bile, kendi ışığımı bulduğumda her şey aydınlığa kavuştu. Kalbime giden yolu görmüştüm o an. Bana harekete geçmemi söylüyordu, benimle konuşuyordu. Ona doğru ilerledikçe, içim kıpır kıpır oluyordu. Gözlerimi kapattım ve kendimi onun ellerine bıraktım; bedenimi, benliğimi, hislerimi ve duygularımı ona teslim ettim.
Gözlerimi açtığımda, kendimi bir opera salonunda piyano çalarken buldum. Duvardaki büyük avizeler, ışıklarını cömertçe yayarak sahneyi aydınlatıyordu. Salondaki kalabalık, gözlerimi üzerimde hissettiriyordu; her biri, merakla bekliyordu. Notalar hakkında en ufak bir fikrim yoktu fakat parmaklarım, melodilerin ruhunu kusursuz bir şekilde yakalıyordu. Piyanonun tuşları, sanki beni çağırıyordu; her bir nota, içimdeki duyguları uyandırmak için sabırsızlanıyordu. Fakat yolunda gitmeyen bir şeyler vardı.
Sanki sahnenin ışıkları, içimdeki karanlığı aydınlatmaya çalışıyordu; ama bir eksiklik hissi, kalbimin derinliklerinde yankılanıyordu. Her nota, içimdeki boşluğu doldurmak için çabalarken, bir yandan da merak ettiğim o kayıp hikayeyi arıyordu.
Birden, melodinin akışı değişti; huzur veren tınılar yerini bir hüzün dalgasına bıraktı. O an, kalbimdeki ışığın gölgelerle dans ettiğini fark ettim. Geçmişin anıları, gözlerimin önünde belirmeye başladı. Her bir nota, kaybettiğim sevinçleri, unutulmuş hayalleri, ve belki de en önemlisi, kendimle olan bağlantımı hatırlatıyordu.
Gözlerimi kapatıp, kendime gelmeye çalıştım. Kalbimdeki ışık, karanlığın içinde parlamaya devam ediyordu. Bu ışık, geçmişi arkamda bırakmama ve ileriye odaklanmama yardımcı oluyordu. Kendi rotamı bulmak için melodiyi sonuna kadar çalmalıydım. Her nota, beni daha da derinlere çekiyor, geçmişimle yüzleşmemi sağlıyordu. O an anladım ki, gerçek ışık sadece gökyüzünde değil; içimde de parlıyordu.

