Kalp Acısı

Ayağınızı kırdığınız oldu mu hiç? Hani çok acır, acıdan kıvranırsınız ya… Ben bundan bahsetmiyorum. Bana göre daha çok acı hissettiren bir şey daha var ama kalbimizde.

Ayağımı kırmıştım, ilk başta çok acımıştı ama umurumda değildi çünkü tek düşündüğüm şey maratondu. Bir ay sonra olacaktı ama ayağım da bir ay sonra iyileşecekti. Yetişebilirdim çünkü çok çok çok hızlıydım. Bu arada kendimi tanıtayım; ben Melisa, 16 yaşındayım ve çok iyi bir koşucuyum. 2 bronz, 3 gümüş ve 4 altın madalyam var.

Ayağımı kırınca sanki altın madalyalarım tek tek kırılıyormuş gibi hissettim ama bir ay sonra yanıldığımı anlayacaktım. Neyse, herkes olup bitenin tamamıyla bir şanssızlık olduğunu söylüyordu. Bir ay sonra şansımı denemek için pistteydim. Alçım açılmıştı ve gayet iyiydim. Koşunun son beş dakikasıydı. İnsanlar beni hayranlıkla izliyordu. “Ayağı yeni iyileşti, nasıl koşuyor?” diyorlardı. 3. sıradaydım. Yavaşlayamazdım, yoksa geriye düşerdim.

Tam o anda Leyla beni hızla geçti ve 4. oldum. Son 1 dakikaydı, saniyelerle yarışıyordum. Bir mucize gerçekleşse dediğim o anda bir şey hissettim. Ayakkabımın bağcığı açılmıştı! Gerçekten düşmemek imkansızdı. Tam Leyla’yı yakalayacakken bağcığıma bastı ve yere kapaklandım. Kimse görmemişti. Sonuncu olmuştum ama o an Leyla’nın bronz madalyası altın madalyalarımı parçalamadı, kalbimi parçalamıştı. Çok acıdı.

Şu an 32 yaşındayım ve koşuyu bıraktım. Çok çok kızgındım. Leyla mükemmel bir koşucu oldu ve ben de yılmadım, en çok istediğim 2. meslek olan mühendis oldum. Üzgün değilim ama hiçbir zaman bunu unutmayacağım.

(Visited 17 times, 1 visits today)