Ahmet, her sabah olduğu gibi işe gitmek üzere evden çıktı. Tam kapıyı kilitleyecekken anahtarlarının cebinde olmadığını fark etti. Hemen çantasını ve ceplerini kontrol etti, ama bulamadı. “Otobüsü kaçıracağım!” diye mırıldanarak panikle tekrar eve döndü. Salonun her köşesini, mutfağı, hatta ayakkabılığın içini bile aradı. Zaman hızla ilerliyordu ve endişesi artıyordu. Tam umudunu yitirmişken küçük kızı Elif’in oyuncak kutusuna gözü takıldı. Kutuyu açınca anahtarlarını orada buldu. Elif, masumca gülümsedi: “Baba, onlarla kale yaptım!” Ahmet önce şaşırdı, sonra gülümsedi. Öfkesi bir anda dağıldı. Eğilip Elif’in başını okşadı. “Bir daha anahtarlarla oynamayalım, tamam mı?” dedi. Elif başını salladı. Ahmet, geç kaldığını bilse de o anın güzelliğini yaşamak istedi. İşe gecikmişti ama içi huzurla doluydu. Belki de bazı gecikmeler, hayatın sunduğu küçük mutluluklara kapı aralıyordu.
Kayıp Anahtar
(Visited 9 times, 1 visits today)
