Küresel göç, günümüzde çevresel, ekonomik, siyasi ve sosyal nedenlerle giderek artan bir olgu haline gelmiştir. İklim değişikliği, savaşlar, ekonomik eşitsizlikler ve doğal afetler, milyonlarca insanı yaşadıkları yerleri terk etmeye zorlamaktadır. Bu durum, göç eden bireylerin hayatlarında köklü değişikliklere yol açarken, göç alan toplumlarda da demografik yapı, ekonomi, kültür ve sosyal ilişkiler üzerinde derin etkiler bırakmaktadır. Bir yandan nitelikli iş gücünün dolaşımı, kültürel zenginlik ve ekonomik canlanma gibi olumlu sonuçlar ortaya çıkarken, diğer yandan altyapı yetersizlikleri, uyum sorunları ve toplumsal kutuplaşma gibi zorluklar da beraberinde gelmektedir.
Küresel ısınma, beraberinde bir dizi sorunu da getirmektedir. Artık şehirler, yazın 40 derece sıcaklıklara ulaşırken, kış aylarında ise orantısız hava koşullarıyla karşılaşıyor. Ancak maalesef, küresel ısınmanın yalnızca bunlarla sınırlı kalmadığı, artan sıcaklıkların ve doğanın dengesizliğinin birçok insanın evlerini terk etmesine yol açtığı bir gerçektir.
Bazı şehirler, nüfus sorunlarıyla yüzleşirken, bazıları ise terkedilmeye bırakılmaktadır. Ancak ben, karşılaştığımız sorunlardan kaçarak kurtulacağımızı düşünmüyorum. Gittiğimiz her yerde, farklı formlarda yeni problemlerle karşılaşacağımız kesin. Bizim yapmamız gereken, insanlık için gerekli sorumluluklarımızı yerine getirmektir. Göç etmeyi yanlış bulmuyorum, fakat bunun tek çözüm yolu olduğunu savunmuyorum.