Bugün her zamanki gibi sessiz bir sabahtı, ders çalışmak için kütüphanenin yolunu tutmuştum. Yaşadığım yer kütüphaneye uzak olduğu için sabah henüz hiç kimse uyanmamışken ben yolda yürüyordum. Kütüphaneye vardığımda içerisi çok sakindi, neredeyse hiç kimse yoktu. Sadece ben ve arkası dönük, kitap okuyan bir kız vardı.
Kütüphane boş olduğu için yer bulmak kolay olmuştu. Ders kitabımı çıkarıp soru çözmeye başladım. Normalde ders çalışmaktan pek hoşlanmam ama bu sakin ortamda ders çalışmak güzel ve huzurluydu. Ta ki kütüphanenin başka bir yerinden gelen bir sesi duyana kadar… Ses çok yüksekti, bu yüzden irkilmiştim. Sesin nereden çıktığını merak edip geldiği yere gittim. Sesin geldiği yerde, girişte gördüğüm kız aynı pozisyonda oturuyordu. Onun da sesi duyup duymadığını merak ettiğim için ona seslendim. Şöyle dedim: “Sen de o sesi duydun mu acaba?”
Kız bana dönüp “Hayır.” dedi ama kız normal değildi. Gözleri morarmış gibiydi ve bakışı korkunçtu. O kadar çok korkmuştum ki sesin nereden geldiğini unutup korkudan kütüphaneden dışarı koştum. Ben koşarken kız, yerinde hâlâ bana gülerek bana bakıyordu. Bu olaydan sonra “Bir daha asla kütüphaneye gitmeyeceğim!” diye bağırdım.
Koşmaktan baygın düşmüştüm ve sokağın bir köşesinde bayılıp kaldım. Gözlerimi açtığımda gördüklerime inanamadım: Saat yediydi ve ben hâlâ yatağımdaydım. Bu olayların hepsi rüyaymış! Çok rahatladım.
