Yine kasvetli ve bunaltıcı bir sabahtı. Hava yağmurluydu; gökyüzü gri, içim karamsardı. Yatağımdan doğrulunca gözüm, karşı duvardaki takvime takıldı. Bugün, aylardır hazırlandığım koşu yarışının günüydü.
İlk kez, havanın yağmurlu olmasına sevindim çünkü yarış, yağmur sebebiyle kapalı alanda yapılacaktı ve bu da üşümeyeceğim anlamına geliyordu. Hızla spor kıyafetlerimi giydim, mutfaktan bir muz alıp bahçeye çıktım.
Yarışmalar dışında yağmurda koşmayı çok severim, rekorumu tekrar tekrar kırmak bana büyük keyif verir. Bahçemizde yuvarlak ve kırmızı çimli bir koşu alanı vardı. Yaklaşık bir saat antrenman yaptıktan sonra kendimi fazla yormamam gerektiğini fark ettim ve içeri döndüm. Yağmur hafiflemişti ama hava hâlâ soğuktu.
Biraz bir şeyler atıştırıp salona, babamın yanına geçtim. Babam hem koçum hem de en yakın arkadaşımdı. Zamanında kendisi de koşucuydu fakat bir sakatlık nedeniyle yarış kariyerini bırakıp koçluğa geçmişti. İlk öğrencisi ise ben olmuştum. İlk deneyimi olmasına rağmen hem iyi bir koç hem de harika bir baba olmayı başarmıştı.
Yarışma detaylarını gözden geçirdikten sonra odama çıktım, en sevdiğim koşu kıyafetimi giydim, makyajımı yapıp saçımı tepeden sıkıca topladım. Hazırdım. Evden hızla çıkıp yarış alanına doğru yola koyulduk.
Bu, benim üçüncü yarış deneyimimdi. Başta heyecanlı değildim ama rakipleri görünce içime bir gerilim çöktü. Ben ince, uzun ve zayıftım onlar ise kaslı ve güçlü görünüyorlardı. Yanlarında kendimi adeta bir çubuk kraker gibi hissediyordum.
Yarış zamanı geldiğinde, kendime olan güvenim sayesinde sakindim. “Bu yarıştan birincilik kupasıyla çıkacağım.” dedim içimden. Düdük çaldığında fırladım. En önde bendim, hemen arkamda Melisa adında iri yapılı bir kız vardı.
Beş dakika geçmişti, hâlâ liderdim ve ilk turu bitirmiştim. 10. dakikada tempomu koruyordum ama bitişe 200 metre kala Melisa beni geçti. Arayı da oldukça açmıştı. Umudumu kaybetmek üzereydim ki bir mucize gerçekleşti. Melisa’nın bacağına çok şiddetli bir kramp girdi. O kadar kötüydü ki kasılmasını uzaktan bile görebiliyordum.
Ona yardım etmek istedim ama önce yarışmayı bitirmem gerekiyordu. Hızla çizgiyi geçtim, alkışlar arasında birinci oldum. Kadınlar, erkekler, çocuklar… Herkes beni alkışlıyordu. En önde annem ve babam vardı. Bana destek olan o iki kişi, gözleri yaşlı şekilde bana bakıyordu.
Arkamı dönüp Melisa’ya baktım. Acı içindeydi. Koşarak yanına gittim, ona yardım ettim, sarıldım. Dış görünüşüne aldanmamak gerekiyordu, aslında çok tatlı biriydi. Onu yetkililere teslim ettikten sonra annem ve babamın yanına koştum, sıkıca sarıldım.
Kürsüye çıktığımda çok heyecanlıydım. Kupa ve madalya elime verildiğinde hissettiğim mutluluğu tarif edemem. Aylarca süren çabam boşa gitmemişti. Ailemle ve kendimle gurur duyuyorum.
