Benim için büyük bir şehirde yaşamak, bir köy hayatı vari bir yaşamla kıyaslanamaz bile çünkü metrapolde yaşamak sadece bir şehir tercihi değil, ileride yaşadığım hayatı düşünebildiğim ve hayallerimi gerçekleştirebileceğim yer. Ben büyük şehrin caddelerine karışıp, kalabalığın içinde kaybolmak ve kargaşada hissetmek değil kendimi daha çok bulduğumu hissediyorum. Büyük şehirde yürümek bambaşka. Bazen sabah erken saatlerde, henüz günün yeni doğduğu ama insan canlılığının çoktan görüldüğü sokaklarda, kimi zaman da akşam vakti, ışıkların yanmaya başladığı kalabalık caddelerde… Her adımımın beni tanımladığını hissediyorum. Koşuşturan insanlar, aceleyle açılan birçok dükkân, yolun köşesindesindeki dükkandan yayılan kahve kokusu, bir anda karşına çıkan bir sokak müzisyeni ve fazlası bana büyük şehirde yaşamanın vereceği güzel tablonun sadece bazıları.
Şehirler çoğunlukla hepimizin bildiği gibi karmaşık, zaman zaman yorucu. Trafik, gürültü, kalabalık, karmaşa var fakat tam da bu karmaşanın içinde bir canlılık hissi var. Şehirle birlikte canlılığımı sürdürmek, nefes almak bana zevk veriyor . İnsanların arasındaki o akış, bir noktada bana güç veriyor. Çünkü bu kargaşanın içinde herkes kendi yolunu bulmaya çalışıyor; ben de onlardan biriyim.
Metropolde yani büyük şehirlerde benim en sevdiğim şeylerden biri de her şeyin el altında olması, bir şey yapmak, bir yere gitmek istediğim zaman imkanlarına hemen ulaşabilrmek. Mesela alışverişe,gezmeye gitmek istediğimde bir metro uzağımda yeni bir kafe denemek istediğimde birkaç sokak ötede, spor yapmak istediğimde spor salonu, stüdyo hemen yakınımda. Farklı kültürlerlerden insanlar, farklı yaşantılar, farklı deneyimler… Hepsi bir arada ve hepsi ulaşılabilir. Bu imkânların bolluğu, beni hep özgür hissettiriyor.
Küçük bir kasabada huzur bulmak güzel olabilir, ama ben şehirdeki hareketin içinde kendi huzurumu yaratmayı seviyorum. Bazen bir yokuşu çıkarken rüzgâr yüzüme çarpıyor, bazen bir köşe başı beni hiç bilmediğim bir yere götürüyor. Ama her seferinde, metropolün ritmi adımlarımla birleşiyor. Bu da bana yaşadığımı hissettiriyor.
Kısacası, ben büyük şehirde yaşamayı seçiyorum çünkü burada attığım her adım hayatın içinden geçiyor. Kargaşasıyla, kalabalığıyla, sunduğu her imkânlarıyla ve her yanıyla. Metropol, hem yürünecek yolları hem de keşfedilecek hikâyeleri hiç bitmeyen bir dşehirünya gibi geliyor bana.
