Mevsim geçişlerinin artık doğal olmaktan uzaklaştığını düşünüyorum. Aile büyüklerimin anlattığı geçmişteki hava koşulları ve mevsimler, şimdikilerle aynı değil. Kış mevsiminde Ankara’da o kadar çok kar yağarmış ki günlerce karlar erimezmiş. Şimdi ise kar yağdıktan sonra, ertesi gün hemen eriyor. Eski zamanlarda anlatıldığı kadar çok kar yağmıyor.
Bunun nedeni, küresel ısınma ve ağaçlık alanların azalmasıdır. Bu durum hem ülkemizi hem de dünyadaki iklim koşullarını olumsuz etkiliyor. Dünyada nüfusun artması, şehirlerin betonlaşması, binalar yapılırken ağaçların kesilmesi, fabrikaların çoğalması ve bu fabrikalardan çıkan atıkların toprağı, akarsuları ve denizleri kirletmesi; doğayı ve mevsimleri bozuyor.
Bireysel olarak çevreyi kirletmememiz gerekiyor. Ancak yalnızca bireysel çabalar yeterli olmayacaktır. Dünyadaki tüm ülkelerin ve insanların doğayı koruması, çevreyi, denizleri ve akarsuları kirletmemesi gerekmektedir. Ormanlar ve hayvanlar korunmalıdır. Yangınlar sonucu yok olan yeşil alanlar mutlaka yeniden yeşertilmelidir. Yeni inşaat sahaları, yeşil alanlar yok edilerek yapılmamalıdır.
Ayrıca, tarımda kullanılan kimyasal ilaçlar hem tohumları, hem toprağı hem de insanları zehirlemektedir. Bu yüzden organik tarım yapılmalıdır. Fabrikaların atıkları doğaya karışmamalıdır. Fabrika bacalarından çıkan zehirli gazlar, ozon tabakasının delinmesine neden olmaktadır. Teknolojiden yararlanarak bu zararlı gazların doğaya salınması engellenmelidir.
Dünyamızı koruyalım ki gelecek nesiller de gerçek mevsimleri yaşayabilsin.