Genelde sözlük tanımlarına bakıldığında nesnel bir gerçekliğin var olduğu kabulüyle tanımlandığı görülür. Temelde “gerçeklik” le ilgili felsefi tartışmalar, gerçekliğin algı, inanç ve diğer zihinsel ve kültürel faktörlere olduğu gibi dinler ve politik hareketler, ortak bir kültürel dünya görüşü kavramı veya ideolojiye bir şekilde bağımlı olup olmadığıyla ilgilidir. Bu görüşe göre algılarımızın dışında ve ondan bağımsız nesnel ve değişmez bir doğaya sahip bir gerçeklik yoktur. Ancak bunun tersini savunanlar da vardır: İnanç ve algılardan bağımsız bir gerçeğin olduğu görüşüne gerçekçilik denir. Bir de görünür gerçekliğin yanılmalara, çarpıklıklara ve değişimlere açık olduğunu düşünüp bunların bir yansıması olduğu hakiki özler, biçimler olduğuna inananlar vardır: Buna idealizm denir. Moda, başlı başına düşünüldüğünde, idealizmin bir örneği olarak yargılanabilir.
İnsanların bu konudaki kişisel hisleri gelirsek, bireyler, yaşamlarının ilk anlarından itibaren diğerleri tarafından dış görünümleriyle değerlendirilmeye başlarlar. Sahip olunan beden, diğer insanlara, varlığı arzu edilen ya da edilmeyen iletileri taşır ve böylelikle de olumlu ya da olumsuz çeşitli geri bildirimlerin önünü açar. Üstelik bu geri bildirimler, kişinin kendisiyle olan ilişkisini de düzenler. Birey, sahip olduğu bedene dair diğer bireylerinin algılayışlarını, zihninde kendi bedenine ilişkin oluşturduğu kavrayış için kullanır ve böylelikle kendi beden imgesini oluşturur. Zihinde oluşan söz konusu beden imgesi, bireyin tüm yaşamında diğer insanlarla kurduğu ilişkilerde etkili olur. Bedeni güzel olarak algılanan birey, hem kendisiyle, hem de diğer insanlarla olan ilişkilerini, sahip olduğu güzelliğin olumlu yöndeki etkisinde gerçekleştirir.
Güzellik olgusu tüm insanlık tarihi boyunca insanlar açısından önemli olmuştur. Toplumsal yaşamın pek çok alanında güzelliğin etkilerini gözlemlemek mümkündür. Başyapıt olarak görülen yazınsal bir eserden, gündelik yaşamda iki kişi arasında gerçekleşen sıradan bir ilişkiye kadar insan bedeninden türetilmiş olan güzellik kültürü kendini hissettirir. Ancak yine de güzelliğin ve fiziksel çekiciliğin toplumsal ilişkilerdeki etkisini kabullenmek çoğu insan için zordur. Bundandır ki “güzel olan iyidir” gibi güzelliği öven, önemseyen bir söylemin yanı sıra güzelliği ya da ondan etkilenmeyi küçümseyen ya da bunun yanlışlığına dikkat çeken bir söylem de vardır. “Önemli olan iç güzelliğidir”, “Dış görünüş aldatır” gibi söylemler gündelik yaşamda sıkça duyulur. Ancak böylesi ifadeler, insan ilişkilerinde güzelliğin neden olduğu etkilerin gerçekliğini ortadan kaldırmaz.
Özetlemek gerekirse, gerçekliğin algısal ve kültürel boyutları tartışılırken, bireylerin dış görünüşleri üzerinden kurulan ilk değerlendirmelerin sosyal etkileşimleri ve benlik algısını önemli ölçüde etkilediği, güzellik olgusunun toplumsal hayatta belirleyici bir rol oynadığı söylenilebilir. Bu etkinin yaygın olarak kabul edilmekte zorlanılması da bazı durumlarda söz konusu olabilir. Başka bir deyişle bu başlıkların altında gelen modanın, insanların birbiriyle olan ilk izlenimini etkilemesi, en büyük özeliğidir.
