Ben küçüklüğümden beri çok iyi piyano çalmayı çok seviyorum ve bunun için birçok kursta bunun eğitimini almıştım. Hayalim ise dünyaca tanınan ve hiç kimsenin ağzından düşmeyen bir piyanist olmaktı. Piyano kursuna ilk başladığım zamanlar Yaman adlı bir çocuk ile tanışmıştım ve tanıştığımızdan beri en iyi dost olarak kalmıştık. Bir gün beklenmedik bir haber verdi bana, babasının yurt dışında bir işi çıkmış ve uzunca bir süre yurt dışında kalacağını söylemişti bana. O günden beri onun ile iletişime geçememiştim ve onu çok özlüyordum. Muhtemelen Türkiye’ye geri dönmüşler idi ancak şu anda nerede hiçbir fikrim yoktu. O gittikten sonra yıllar boyunca piyano çalmaya devam ettim ancak onun hala kalbimde büyük bir yeri vardı.
Kendimi piyano konusunda geliştirdikçe sınavlara giriyor ve belgeler kazanıyordum. Bir gün, şehir meydanında çok büyük bir konser düzenlenecekti ve ben de bu konserin bir parçasıydım. Bütün piyano parçalarını tamamen ezberlemiş olup su gibi akıcı çalabilmeme rağmen bu kadar büyük bir topluluğun önünde şarkılar çalmak beni biraz geriyordu açıkçası. Bu konser benim için çok önemli olmasından dolayı her gün şarkılarımı tekrar tekrar çalışıyordum, bu şarkıları zaten başından beri mükemmel çalamadığım anlamına gelmiyordu fakat gerginliğimi azaltıyordu.
Konser günü gelip çattığında konser öncesinden piyanoyu ayarlayıp son düzenlemeleri yapıyordum. Dışarıda çok fazla insan vardı ve hepsi konserin başlamasını bekliyordu. Konser başladığında arka sahnede kendi sıramın gelmesini bekliyordum. Sıramın gelmesini beklerken doğal olarak ellerim terliyordu ve stresli bir şekilde ellerimi birbirlerine ovuşturup yavaş yavaş nefes almaya çalışıp stresimi azaltmaya çalışıyordum. En sonunda sahneye çağrıldığımda hemen ellerime nota kağıtlarımı aldım ve sahneye çıktım. Etrafta harika bir kalabalık vardı ve bazılarının telefonu yukarıda, gösteriyi kaydediyordu. Sahnenin ortasına geçip piyano çalmaya başlamadan önce selam verdim. Selam verirken kalabalığa bir göz attım ancak oradaki birisi gözüme çok tanıdık gelmişti. Ona tekrar baktım ve sessizce dedim: “Dostum Yaman..?”
Onu karşımda gördüğümde kalbim yerinden çıkacak sandım. Onu yıllar sonra görmek harika bir histi ve onunda beni böyle bir günde izlemeye gelmesine çok sevinmiştim. Piyanonun başına oturdum ve parçalarımı teker teker çalmaya başladım. Gösterinin sonunda sahneden aşağıya indim ve Yaman’ı bulmaya çalıştım. Kalabalığın arasından geçtim ve onu bir kenarda gördüm. Onu görür görmez hemen yanına koşmaya başladım. Bugün hayatımın en güzel günüydü.
