Nasreddin Hoca’yla Bir Gün

Ben, Nasreddin Hoca’yla bir gün geçirmeyi çok isterdim. Bu özel gün cumartesi olurdu. Sabah saat 09.00 gibi uyanırdım. Gözlerimi açtığımda, Nasreddin Hoca’yı odamda görürdüm. Hemen üstümü değiştirir ve ona çok güzel bir kahvaltı hazırlardım. Annem ocağı kullanmama izin vermediği için bu kahvaltı; mısır gevreği, sandviç ve süt olurdu. Bence bu da oldukça güzel bir kahvaltıdır. Sonra mutfakta birlikte oturur, sütümüzü içerdik.

Kahvaltıdan sonra dışarı çıkar, apartmanın bahçesinde Nasreddin Hoca’yla top oynardım. Eğer top oynamayı bilmiyorsa önce ona güzelce anlatırdım. Ardından hemen eve koşar, arkadaşlarım Timur, Kerem ve Elif’i arardım. Onları da davet ederdim. Hep birlikte bahçede Nasreddin Hoca’yla birçok oyun oynardık. İlk olarak körebe, sonra saklambaç, ardından da davul zurna bir iki üç oynardık. Ebelemece ve yerden yüksek gibi oyunları ise en sona bırakırdık çünkü bunlar oldukça yorucu oyunlar. Eğer onları önce oynarsak, diğer oyunlar için gücümüz kalmazdı.

Oyunlardan sonra eve çıkıp güzel bir öğle yemeği yerdik. Yemekte annemden mantı yapmasını isterdim. Çünkü mantı, hem arkadaşlarımın sevdiği hem de benim en sevdiğim yemeklerden biridir. Timur için annemden turşu da çıkarmasını isterdim çünkü o turşuyu çok sever. Tatlı olarak da helva isterdim. Çünkü Nasreddin Hoca’nın bazı fıkralarında helvayı çok sevdiği anlatılır.

Öğle yemeğinden sonra herkes biraz yorulmuş olurdu. Bu yüzden hep birlikte evde kutu oyunları oynar, farklı etkinlikler yapardık. Akşam yemeği zamanına geldiğimizde ise menüye artık Nasreddin Hoca karar verirdi. Yemeğin ardından bir film izler, sonra da uyumak için yatağa giderdik.

(Visited 7 times, 1 visits today)