Neden Ben?

Bir sabah yine normal bir şekilde uyanmıştım. Her zamanki gibi yorgan yere sarkıyor, yastık yamulmuş, üstüm açık, oyuncaklarımın iki veya üç tanesi gözüküyordu ama en sevdiğim hamster Kurabiye yoktu (Aramızda kalsın, her hafta sonu gerçekten de öyle oluyor). Sadece ben ve yatak…

Bir anda bir ses duydum. Annem odama doğru geliyordu çünkü sesini duyabiliyordum. Annem odama gelip bana bakacak, ben de uyanmamış gibi yapacak, o ise inanıp geri gidecekti. Öyle de oldu.

Bu arada sanki annemin “Kahvaltı hazıııır.” dediğini duyar gibi olmuştum ama ağzı hiç oynamamıştı. Karışık bir durum… Her neyse, sonrasında kedim Şanslı’yı gördüm, bir yandan da kuşum Bıcış ötüyordu:

— Cik cuk cok, Özgecimm! Cici kuş, cik cik cici kuş…

Gerçekten konuşuyor mu? Nasıl? Belki de olabilir, sonuçta o bir muhabbet kuşu.

En çok istediğim şey, kedim Şanslı’nın iç sesini duyabilmek ve bize neler neler dediğini öğrenmekti. Bıcış’ın ise ciklerken neler dediğini anlayabilmek…

Ansızın en çok istediklerim gerçek oldu ama bunu kimseye belli etmedim. Annemin ve babamın iç sesini de duyabiliyordum.

Bu gerçekten değişik ve tuhaf bir şeydi. Bir değişik hissediyorsun; en çılgın deneyim olmasa bile ilk beşe girer. Asıl merak ettiğim öğretmenlerin ne düşündüğü… Ama aklıma takılan bir şey de var: Ya bütün sınıftaki arkadaşlarımın seslerini duyarsam? Bu büyük bir karmaşa olmaz mı? Ya bu durum, bir şeyin içine hapsolduğumun kanıtı ise?

Aaaaa! Ama inşallah bu bir rüyadır, yoksa her şey karman çorman olacak… Hem de çok.

Off, neden ben?

Bu durum bana gerçekten değişik ve tuhaf hissettiriyordu. Karşımdaki kişiyi konuşmadan anlayabilmek güzeldi. Ama ya benimle ilgili kötü şeyler düşünüyorsa? Bunu onunla nasıl konuşabilirdim ki?

Ya da tam tersi, benimle ilgili çok güzel şeyler düşünüyor ancak bunu bana söylemiyorsa… O zaman ne yapabilirim? Yani bu durum pek de hoş bir durum değilmiş. En iyisi, karşındaki kişiyle konuşarak anlaşabilmek…

(Visited 3 times, 1 visits today)