Küçüklüğümden beri Nemrut Dağı’na gitmeyi hayal ederdim. Rüyalarımda hep orayı görür, bu düşüncelerle yatağıma yatardım. Eğer bir gün Nemrut Dağı’na gitme fırsatım olsaydı acaba neler yapardım? Gelin, size böyle bir günü nasıl geçirdiğimi anlatayım.
Annemlerle çıktığımız bir gezi sırasında birçok doğal güzelliği görme şansı yakaladık. Ama beni en çok etkileyen yer, Nemrut Dağı oldu. İlk adımımı attığımda taşlı zemin nedeniyle ayağım biraz sürttü ama canım hiç acımadı. Dağın atmosferi o kadar büyüleyiciydi ki, sanki doğanın bir parfüm kokusuyla çevreye destek verdiğini hissettim.
Nemrut’ta görmek istediğim ilk şey, yere dikilmiş kartal başı heykeliydi. Kartal başı o kadar büyüktü ki, bir an korkup oradan uzaklaşmayı bile düşündüm. Çevredeki renkler genellikle kahverengi ve beyaz tonlarındaydı. Rehberimiz, heykellerin kafalarının zamanında doğal afetler sonucu düştüğünü ve insanların onlara zarar gelmesin diye yere diktiğini anlattı.
Annem, gezide benim en az 10 tane fotoğrafımı çekti. Dağın tepesindeki bir mağarayı fark ettim ve içine girip inceledim. Mağaranın içinde çok kalın ve etkileyici sarkıtlar vardı.
Bu gezi benim için harika bir deneyim oldu. İnşallah bir gün siz de gidip bu muhteşem yeri görebilirsiniz. Peki, siz hangi doğal yeri görmek isterdiniz?
Nemrut Dağı’ndan çıktıktan sonra amcamları ziyaret ettik ve ardından Ankara’ya döndük. Gezide yaşadıklarımı tüm arkadaşlarıma anlattım. Onların da Nemrut’a gitmek isteyeceklerinden eminim.