İçeri girdiğinde, kıyafetin seni tanıtır; ağzını bile açmadan insanlar, senin ne giydiğine bakarak seni okumaya başlarlar. Bu yüzden moda sadece dış görünüşle alakalı değildir. Moda, senin ruh halin, hayata bakış açın ve kendini nasıl görmek istediğinin bir yansımasıdır. Moda, kişiliğinin dışa vurumu gibidir.
Bazı insanlar sade ve minimal parçalar tercih eder çünkü düzeni ve sakinliği severler. Diğerleri ise rengarenk ve desenli kıyafetleri seçer, çünkü enerjik, yaratıcı ve sınır tanımayan bir karaktere sahiptirler. Kimi “Asi bir ruhum var.” der, deri ceket ve koyu tonlar ona göre bir seçimdir. Kimisi de “Özgürüm” diyerek salaş kıyafetler ve renklerle oynar, sınırları hiçe sayar. İşte bu yüzden moda, iç dünyanı dışa yansıttığın bir tuval gibi.
Moda aynı zamanda bir ifade biçimidir. Bazen kelimelerle anlatamadıklarını, bir pantolonla, bir ceketle ya da sadece taktığın bir kolyeyle ifade edersin. Örneğin, oversized ceket giydiğinde “Ben güçlüyüm ve kendime güveniyorum” dersin. Crop top giydiğinde ise “Kendimi seviyorum ve bedenimle barışığım” mesajı verirsin. Bazen de sadece ruh halini yansıtır; moralin bozuksa gri ve siyah tonlarını tercih edersin. İçinden taşan her şey dolabına yansır.
Sonuç olarak moda sadece güzel görünmek için değil, aslında seni anlatmak için vardır. Tarz dediğimiz şey, kişiliğinin stil haline gelmiş hâlidir. Moda konuşur, ama o konuştuğunda aslında senin adına konuşur.