Bazı evler sadece tuğlalardan değil, anılardan, hayallerden ve duygulardan inşa edilir. Benim hayalimdeki ev de tam olarak böyle. Çocukluk anılarımın sıcaklığı, eski zamanların huzuru ve nostaljinin tatlı esintisiyle şekillenmiş bir yuva… Kapısından içeri adım attığımda geçmişin huzurlu dokunuşunu hissettiğim, her köşesi beni saran, ruhuma dokunan bir ev hayal ediyorum.
Pencereden dışarıya baktığımda çiçeklerle dolu, uzun taştan yol bahçenin derinliklerine doğru uzanıyor. Yolun iki yanında renkli çiçekler, mis kokularıyla rüzgâra karışıyor. Göz alabildiğine uzanan bu bahçede doğanın tüm güzellikleri bir araya gelmiş gibi. İçerisinde bulunduğum salon, evin en büyük ve en sıcak alanı. Salonun en arkasında yer alan L şeklindeki gri koltuklar, yumuşak dokularıyla hoş bir görünüm sergiliyor. Koltukların tam karşısında, duvara sabitlenmiş büyük bir televizyon var. Televizyonun altındaki ve üstündeki beyaz dolaplar, kar gibi beyaz. Yanlarında yer alan iki uzun dolap ise tüm fazlalıkları saklayan birer huzur köşesi gibi.
Koltukların arkasındaki iki büyük pencere, salona gün ışığını cömertçe yayıyor. Hafifçe esen rüzgâr, tülleri nazikçe dalgalandırırken, gökyüzünün sonsuz maviliği içeriye huzur katıyor. Bahçede rengârenk çiçekler, tatlı bir bahar esintisiyle salınıyor. Çıkış kapısına doğru yönelen taştan yol, adeta doğaya açılan bir kapı gibi.
Salondan çıktığımda uzun bir koridor beni karşılıyor. Koridorun sonunda küçük ama samimi bir oda bulunuyor. Odanın sağ köşesinde iki rahat koltuk var. Koltukların tam karşısında büyük bir televizyon yer alıyor. Ancak odaya girildiğinde dikkat çeken ilk şey, dışarıya açılan küçük ama huzurlu balkonu oluyor.
Bu odadan çıkınca, kısa bir koridor beni yan odaya götürüyor. Burası yatak odası… Odada yalnızca bir yatak var. Yatak bembeyaz, tıpkı odanın geri kalanı gibi. Perdeler bile beyaz; saflık ve huzur burada iç içe geçmiş gibi. Yatağın tam karşısında büyük bir pencere bulunuyor. Pencereden dışarıya baktığımda, yemyeşil, uçsuz bucaksız bir arazi görüyorum. Bomboş, sessiz ve rahatlatıcı. İşte tam da hayal ettiğim gibi.
Bu ev benim için sadece bir yapı değil; geçmişin, huzurun ve hayallerin buluştuğu bir sığınak. Burada zaman yavaşlıyor, anılar canlanıyor ve insan kendini gerçekten ait olduğu yerde hissediyor.
