Oyun Parkı

Kasabadaki tüm çocuklar çok heyecanlıydı, buna ben de dahilim. Büyüklerden duyduğumuza göre kasabada bir festival yapılacaktı. Bu, ilk defa olacaktı. Önce festivalin ne demek olduğunu sorduk. Aldığımız cevap bizi çok şaşırttı; eğlenceli satışlar olacağı söyleniyordu. Her ev, o yaz bahçelerinden topladığı zeytinleri satışa çıkaracaktı. Ama bununla kalmamıştı. Kasabanın dışından ziyarete gelenler için ve tabii bizler için bir oyun parkı kurulacak, orada türlü oyunlar oynanacakmış. Bunu duyan bizler çok sevindik. Hatta öyle sevinenler oldu ki aramızda ağlayanlar bile vardı. Ve tabii ki beklemeye başladık. Geceleri tüm çocukların uykusu kaçıyor, gelecek oyuncakları hayal edip duruyorduk. Bir de duyduğumuza göre oyun parkı gece getirilecek ve gece kurulacakmış. Tüm parkı bitirdiklerinde sabah olacakmış ancak. O kadar uzun sürecekmiş yani. Böyle yapmalarının sebebi ise çocuklara sabah uyandıklarında sürpriz olmasıymış. Şimdi bunu duyan biz nasıl uyuyalım! Uyuyamadık tabii; her tıkırtı, her motor sesi “Acaba?” dedirtti hepimize.

Ama bir gece, dışarıdan gelen bir sesle irkildim. Pencereye koştum. Koca koca kamyonlar kasabaya giriş yapmaya başlamıştı. Bazılarının üzerinde kaydırak, bazılarında salıncaklar, kocaman direkler vardı. Heyecandan bağırmışım: “Geldi, geldi!”

Bunu duyan annem yatağından sıçradı. Hemen diğer çocuklara da haber vermeliydim. Zaten birine söylesem, o ona, o da diğerine yayar giderdi.

Bu yüzden, bana en yakın arkadaşım Ali’nin camının önünde aldım soluğu.

“Geldi Ali! Geldiler! Artık bizim de bir oyun parkımız olacak!”

(Visited 4 times, 1 visits today)