Özgürlük Ne Demektir? Rousseau mu Haklı, Nietzsche mi? Rousseau’ya göre insanlar doğuştan özgürdür. Ve zamanla toplum, kurallar, yasalar, gelenekler vb. insanı kısıtlar. Kolay örneklerden biri ise okula gitmek zorunda olmamız, ve bunun ile birlikte bazı saatlerde dışarı çıkamayışımız, bazı şeyleri yapmamız yasak olması. Gerçekten de düşündüğümüzde, hayatımızda Rousseau’nun dediği gibi bir çok zincir bulunabilir. Rousseau’nun dediği gibi bu zincirler bizi sınırlıyor olabilir.
Rousseau’nun aksine Nietzsche özgürlüğe farklı bir yerden pencereden bakarak özgürlüğe sorumluluk almayı bilmek diyot. Ona göre özgür olmak, sadece “Ben istediğimi yaparım.” demek değil, bu özgürlük tanımı için yetersiz. Eğer özgür olmak istiyorsak yaptıklarımızın sonucunu da kabul etmeliyiz, sorumluluk alarak ayağımızı yorgana göre uzatmalıyız. Mesela ders çalışmazsak kötü not alırız. Bunu bilerek çalışmayı seçiyorsak, bu bizim özgür kararımızdır. Ama hem çalışmayıp hem de suçlamaya başkalarını kalkarsak, bu Nietzsche’nin düşüncesine göre gerçek özgürlük değildir.
Her ne kadar ikisi de çok haklı olsa, eğer kişi, istisnasız ve gerçekten özgür olabilse idi, özgürlük diye bir kavrama ihtiyaç kalmazdı diye düşünüyorum. Buna irade diyebilirdik, çünkü, işin sonunda bu bizim seçeneğimiz. Bir eylem yada objeyi seçebilme lüksüne özgür olduğumuz için değil, bunu yapabildiğimiz için ve bizim aksiyonlarımızın kendimize mahsus olduğundan dolayı kimsenin karışmaması gerektiğinden yapabiliriz.
Günün sonunda, yaptığın olay kötü olsa bile, hala insanlar şuan olduğu gibi kendilerini bahanelerle savunup avutabilecekler. Sadece ben özgürüm demek yerine yapabiliyordum yaptım diyecekler. Çok bir fark yok ama özgürlük tanımını kullanmak kişiye bir sınır ve sorumluluk bağlar. Sen istediğin derecede özgürlüğe ulaşamazsan da kargaşa çıkarırsın, genel olarak dünya böyle işler. Belki de bu özgürlüğümüzün bize verdiği sorumluluktan kaçmak için yüzyıllardır başkalarının özgürlüğüne el koyuyoruzdur. Buna özgürlük demeden akış değişebilir, bu denendi mi bilmiyorum, fakat yakın zamanda olabileceği mümkün. Sisteme göre nasıl bir şekil verilir onu da bilmem mümkün değil.
Kısaca düşüncem, Nietzsche ve Rousseau haklı oldukları kadar haksızlar da. Olaya, yere, zamana göre değişebilir ve bağımlı düşünceler bunlar.
