Robotların Yönettiği Dünya

2147 yılı. Kimlik kartları, pasaportlar, hatta parmak izleri bile çoktan tarihe karışmıştı. Artık herkesin kimliği, doğumuyla birlikte DNA’sına işleniyor, tüm bilgiler merkezi bir sistemde saklanıyordu. Kağıt üzerinde güvenlik kusursuzdu. Ama gerçekte her şey o kadar da basit değildi.

Black, her sabah olduğu gibi evden çıktı, işine gitmek üzere yola koyuldu. Yol üstündeki kahve dükkânına uğradı, sıcacık kahvesini aldı ve ödeme yapmak için bileğini sensöre yaklaştırdı. Cihaz kısa bir süre içinde kimliğini doğruladı, ücreti hesabından çekti. Her şey tıkır tıkır işliyordu. Hayat pratik, zahmetsiz ve düzenliydi.

Ta ki o güne kadar.

İş yerine vardığında turnikeden geçmek için bileğini okutması yeterliydi—her zaman yaptığı gibi. Ama bu sefer turnike sert bir bip sesi çıkardı. Kırmızı ışık yandı. Ortam bir anda gerildi. Güvenlik alarmı çalmaya başladı ve iki robot güvenlik görevlisi hızla yanına geldi.

Black şaşkınlıkla bir adım geri çekildi. Daha ne olduğunu anlamamıştı ki bir insan yetkili belirdi. Elindeki tabletin ekranına göz gezdirdi, ardından sert bir ifadeyle başını kaldırdı.

“Bay Black,” dedi soğukkanlı bir sesle. “Sisteme göre siz suçlusunuz.”

Black’in yüreği sıkıştı.

“Ne? Bu bir hata olmalı! Ben hiçbir şey yapmadım.”

Yetkili kaşlarını çattı. “Sistemde hata olmaz, Bay Black. DNA’nız geçmişte suç işlemiş biriyle eşleşti. Sistem, genetik verilerinize dayanarak sizi potansiyel suçlu olarak işaretledi.”

Black’in aklı allak bullak oldu. Ailesinde suç işlemiş biri mi vardı? Tanımadığı bir akrabasının yıllar önce yaptığı bir hata, şimdi onun hayatını mı mahvediyordu?

Sistemin kararları kesindi. Sorgulamak anlamsızdı. DNA kimlik sistemi yalnızca mevcut kimliği doğrulamıyor, bireyleri genetik miraslarına ve olası eğilimlerine göre değerlendiriyordu. Eğer biri sistem tarafından “riskli” olarak işaretlenirse, iş bulması, seyahat etmesi, hatta normal bir hayat sürmesi imkânsız hale geliyordu.

Blck masumdu. Ama sistemin gözünde o sadece bir veri noktasıydı.

Kısa sürede yalnız olmadığını öğrendi. Onun gibi, haksız yere damgalanan başkaları da vardı. Ve onlar çoktan yeraltında bir hareket başlatmıştı. Amaçları, DNA sisteminin kusursuz olmadığını kanıtlamak ve insanları yalnızca kodlardan ibaret görmeye karşı savaşmaktı.

Ama karşılarında sadece hükümet yoktu. Kusursuz güvenliğe inanan milyonlar vardı.

Ve büyük soru herkesin aklındaydı: Güvenlik uğruna özgürlüğü feda etmek gerçekten daha iyi bir dünya mı yaratıyordu?

(Visited 6 times, 1 visits today)