RUH YILDIZI

Her gece uyumadan önce odamdaki camdan dışarı bakarım. Oradan yıldızlara göz atarım, en sevdiğim yıldız ise minicik bir yıldızdır. Adını da Minik koymuştum, onu küçücük bir nokta gibi olmasından ayırt ediyordum. Bu aralar çok stresliydim ve aileme, arkadaşlarıma karşı sinirli, asabi davranıyordum. Bu da hem ailemi hem de arkadaşlarımı üzüyor, beni zor durumda bırakıyordu.

Bir akşam Minik’e bakmak için camın kenarına oturdum ama Minik’i göremedim. Çok telaşlandım ve üzüldüm. O gece Minik’i düşünmekten uyuyamadım. En son uyuyakalmışım. Sabah ilk dersimiz Türkçeydi ve hoca bizden şiir yazmamızı istedi, konusu ise “saygılı olmak”tı. “Bu konuyu seçmenin bir anlamı olmalı.” diye düşünürken aklıma aniden böyle bir şiir geldi:

Saygı insanın yolunu aydınlatır yıldız gibi
Farkları yıldız geceleri görünür, saygı her zaman
Bu söz gelir aklıma zaman zaman
Saygısızsan, bu sefer başka bir yerden yıldıza bak

Aslında hiç böyle bir şiir ne duymuştum ne görmüştüm. Bir an kalakaldım. Aklımdakini hemen kağıda geçirdim. Sonra hoca şiirleri tek tek okumaya başladı ve benimki dikkatini çekti. Ben şiir yazmayı hiç sevmem.Hocamız şiiri bir yerden alıntıladığımı düşündü. Şiiri alıntılamadığımı söyledim. Yanımda Mine oturuyordu, ve ikimiz de birbirimizden hoşlanmıyorduk. O da biraz sakin biri; tek ortak noktamız ise üşengeç olmamızdı.

Konuya geri dönersek  Mine yandan kağıdıma bakarak şiirimi kopyalayıp kendi kağıdına geçirmişti. Çok sinirlendim  Hoca, teneffüste yanına çağırdı ve bu aralar iyi olup olmadığımı sordu. Ben de “Hocam, Mine gibi kişiler olunca ruh sağlığım yerinde olmuyor.” dedim. Hoca, destek isteyip istemediğimi sordu. O havayla “Hayır hocam.” dedim.

Keşke “hayır” demek yerine “evet” deseydim, belki şiirdeki gibi yıldızım Minik geri gelirdi. O akşam, Minik’in yokluğuyla bir yalnızlık hissettim. Kendimi bir yarım gibi, onu aramaya çalışıyormuşum gibi hissettim ve ardından uyuyakaldım.

Sabah hiç konuşasım yoktu fakat babaannem ise ısrarla konuşmaya çalışıyordu. Ardından okula gittiğim için şükrettim, yoksa babaanneme patlayacaktım. Sınıfa sakince geçtim ve oturdum. Normalde Mine’yle çantanı çekme kavgası yapıyoruz. Mine küçümseyici ve alaycı gözlerle beni süzdü. Fakat sakinliğime yenik düştü. Laf atmaya çalışıyordu ve biliyordu ki “Söz gümüşse, sukût altındır.” O gün derste hocalara cevap vermekten başka hiçbir şey yapmadım diyebilirim.

O akşam normal bir şekilde yemek yedim ve ödevlerimi yaptım. Akşam öylesine pencereden bakayım dedim ve ne Minik’i gördüm! Aniden bir çığlık attım, annem odama geldi. “Kızım, noluyor? İyi misin?” dedi. Ben de “Anne bak, Minik geri geldi! O benim uğurlu yıldızım anne! O varken günüm daha iyi geçiyor” dedim. Annem yıldızımı görmedi ama ben gayet iyi görüyorum, anneme elimle gösterdim. O da orada yıldız olmadığını söyledi. Çok şaşkındım; benim ruh yıldızım, anneme ruh sağlığımın iyi olmadığını söylüyordu.

(Visited 21 times, 1 visits today)