Ben, öldürücü bir salgından kurtulan dünyadaki son kişiydim ya da ben öyle sanıyordum. Babamla birlikte, salgın başlamadan önce mutlu bir şekilde televizyon izliyorduk. Tam o anda bir haber programı, öldürücü bir salgının beş yüz binden fazla insanı öldürdüğünü ve daha fazla insana bulaşma riskini önlemek amacıyla tedbir almamız gerektiğini söyledi. Babamla ben, salgından korunmak için eve bir başkasının girmesine izin vermemeye karar verdik ve gelen misafirleri ne yazık ki eve almadık. O sırada ölü sayısı neredeyse bir milyona ulaşmıştı. Biz de ekstra bir karantinaya girmiştik; markete iki haftada bir gidip olabildiğince az dışarı çıkıyorduk.
İki hafta sonra, gece babamı bulamadım. Çok korktum ve hemen hastaneyi arayarak orada olup olmadığını sordum. Ne yazık ki o da salgını kapmıştı. Hemen koşarak hastaneye gittim ama çok geç kalmıştım. Gözlerimin önünde babamın öldüğünü gördüm. Bir ay sonra, dünyada kalan son kişi bendim. İyi tarafı ise, artık virüs bana bulaşamazdı.
İki yıl sonra başka birini aramaya karar verdim. On yıl sonra, artık yirmi üç yaşındaydım ve Rusya’ya gelmiştim. Tam o anda, onları gördüm. Salgının etkisi on yıl sürdüğü için, hayatta kalanlar canlanmıştı. Bir an kalbim yerinden çıkacak gibi oldu ve hemen babama sarıldım.
