Şampiyon Gladyatör

Bir gün Roma’nın küçük bir köyünde yaşayan zamanının yenilmez gladyatörü Ralley yaşarmış. Bu köy ne kadar küçük olsa da çok zengin bir yermiş. Çünkü gladyatör savaşları çok meşhurmuş ve Roma’nın en büyük arenası da oradaymış. Doğal olarak Ralley de tüm savaşları kazandığı için tüm iddialardan gelen paraları kendine ve köyüne harcıyormuş.

Bu sayede köy zenginleşmiş, halkın dilinde adeta bir efsane olmuş Ralley. Vizima gibi en büyük şehirlerden, ülkelerin dört bir yanından gelen sayısız gladyatör çok iddialı olmalarına rağmen hepsini yerle bir ediyordu Ralley. Hatta Güney’in en acımasız dövüşçüsü Must’u bile daha ikinci raundda indirmeyi başarmıştı. Nereden bilebilirdi ki bunun bir rehabete dönüşeceğini. Rakip tanımayan Ralley o kadar kendine güveniyordu ki artık kendi servetini geç tüm köy halkının servetini kendi oyunlarının bahislerine koyuyordu, halk ta ona çok güvendikleri için ağızlarını açmıyorlardı. Günlerden bir gün hiç tanınmayan ve Kuzey’den geldiği bilinen bizim Ralley’e meydan okumuş. Ralley ilk başta umursamayıp ben rastgele insanlarla dövüşmem dese de eninde sonunda kabul etmiş. Ona ismini sormuş ve aldığı cevap Spartacus olmuş. Bu savaş ne kadar az duyulacağı ön görülse de Spartacus’ün ortaya koydupu şey karşısında Ralley’in bile ağzı açık kalmış. Roma’nın en büyük konağı Caste Borga’nın tapusu. Ralley buna çok şaşırmış ve onunla dalga geçmeye başlamış. Bunu ortaya koymaya emin misin? Bu kadar değerli bir şeyi kaybetmeyi istemen değişik gibi cümlelerle onu darlasa da Spartacus hiç tepki vermemiş sadece sen ortaya ne koyuyorsun demiş. O da köydeki tüm evlerinin ve kendi evinin tapusunu ortaya koymuş. Günlerden savaş günü gelmiş ve bir de ne görsünler. Tüm halkın önünde yenilmez diye bilinen Ralley kanlar içinde yerde yatıyormuş. Tüm köy halkı dehşete düşmüş. Kendi kahramanlarını mı yoksa evlerini mi düşünseler bilememişler. Bu galibiyet sonucunda Spartacus tüm evler üstünde hak sahibi olsa da kimsenin evini almamış sadece bir ders verip oradan ayrılmıştı. Bizim yenilmez gladyatörlüğü bırakmış ve demircilik işine başlamıştı.

Ne demişler sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer diye. Demircilikten uzaklaşmayan Ralley halkı tarafından ayıplanmış, Spartacus ise herkes tarafından minnetle karşılanmıştır.

(Visited 16 times, 1 visits today)