Bir toplumun sesi sanattır; eğer sanat susarsa, toplum da yavaşça sessizleşir. Bu yüzden insanların resim, müzik, tiyatro gibi sanat dallarında fikirlerini özgürce ifade edebilmesi gerektiğine inanıyorum. Çünkü özgürlük olmadan sanat, sadece kurallara uyan bir tekrar haline gelir ve bu durum, sanatın etkileyiciliğini kaybetmesine yol açar. Özgür düşüncenin olmadığı yerde sanat, bir ruh taşıyamaz; sadece biçimsel bir süs haline gelir.
Tarihte pek çok sanatçı, düşündüklerini özgürce dile getirdiği için eleştirilmiş, cezalandırılmış hatta idam edilmiştir. Ancak zaman, hep özgür düşünenlerin yanında olmuştur. Dünyaca ünlü ressam Vincent Van Gogh’dan örnek vermek istiyorum. Van Gogh, yaşarken değeri anlaşılmayan bir ressamdı; bugünse milyonlarca insana ilham veriyor. Çünkü sanat, günü değil, çağları aşan bir hikâyeyi anlatır. Aynı şekilde, İtalyan heykeltıraş Michelangelo’nun eserleri de sadece döneminin değil, yüzyılların ruhunu taşır. Müzikte ise Mozart ve Beethoven gibi isimler dönemlerinin kalıplarını yıkarak özgürlüğün sesini notalara dökmüştür.
Sanatın temel amaçlarından biri insanlara ayna tutmaktır. Bu ayna bazen bir melodide, bazen bir tabloya gizlenmiş acıda, bazen de sahnede söylenen tek bir replikte karşımıza çıkar. Eğer bu aynayı kırarsak, toplumun kendini görme şansını da yok ederiz. İşte bu yüzden, sanat sadece estetik bir uğraş değildir; aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk ve bilincin yansımasıdır. Her bir eser, bizlere kendimizi ve çevremizi sorgulama ve anlamlandırma imkânı sunar.
Sanat, yalnızca güzeli ve doğruyu göstermek için değil, düşündürmek, sorgulatmak ve bazen de sarsmak için vardır. Bir tiyatro sahnesinde söylenen bir replik, bir bilim insanına ilham olurken; bir şarkı, binlerce kalbin sesi olabilir. Resimlerde veya heykellerde gizlenen metaforlar, bir toplumun adaletsizliklerini veya unutulmuş tarihini gözler önüne serebilir. Sanatın etkileyiciliği evrenseldir. Örneğin, Nazım Hikmet’in şiirleri yalnızca bir dönemin değil, bütün insanlığın vicdanına seslenmiştir. Benzer şekilde, Pablo Picasso’nun “Guernica” tablosu, savaşın dehşetini ve korkunç sonuçlarını tüm dünyaya anlatan bir ayna görevi görmüştür.
Sanatın ışığı özgürlükle parlar fakat özgürlük saygıyı ve sorumluluk bilincini de yanında getirmelidir. Sanat, nefret ya da şiddeti değil, sevgi, barış ve insanlığın ortak değerlerini anlatmalıdır. Ancak bu sınırlar içinde sanatçının düşünceleri asla kısıtlanmamalıdır. Çünkü bir sanatçının sesini kısmak, yalnızca bir kişiyi ya da toplumu değil, geleceği de susturmaktır. Özgürlüğün olmadığı yerde renkler solar, melodiler susar, sahneler kararır. Sanatın ışığı, ancak özgür zihinlerle yanar; o ışık sönerse, karanlık sadece sanatın değil, insanlığın da sonu olur.
