Sokakta koşuyordum, nefesim kesilmişti. Her saniye ağırlaşıyor, ayaklarım sanki yere yapışıyordu. Bir an durup saate baktım. “Saniyelerle yarışıyorum.” dedim içimden. O anda, gözümün önünde beliren yeşil ışık gibi bir şeyle her şey durdu. “Keşke bir mucize gerçekleşse.” diye fısıldadım. O an, tam önümde yürüyen yaşlı bir amca bastonunu bana uzattı. “Yetişmen gereken yere seni ulaştırırım.” dedi gülümseyerek. Ne olduğunu anlayamadan bastona tutundum ve sanki dünya kaydı, bir anda kendimi okul kapısında buldum. Çalan son zil sesini duydum. Gülerek teşekkür ettim. Amca çoktan kaybolmuştu. Belki de gerçek bir mucizeydi, belki sadece şanstı. Ama o gün, saniyelerle yarışmayı kazanmıştım. O günden beri zamanla yarışmakta hiç kaybetmemiştim çünkü artık ben zamanı bana göre kontrol etmeyi öğrenmiştim. Ama okulun kapısından içeri adım attığımda, kalbim hâlâ hızlı atıyordu. Belki de zamanla yarışmak bazen sadece inanmaktan geçiyordu. O gün anladım ki bazen en umutsuz anda bile bir çıkış yolu vardır. Küçücük bir mucize, her şeyi değiştirebilir ve bunu da herkes bilir.
SANİYELERLE YARIŞAN BÜYÜ
(Visited 7 times, 1 visits today)
