Seviyorum mu Alıyorum mu?

Çağımızda sevgi, manevi bir ihtiyaç olmaktan çıkıp maddi bir isteğe dönüşmüş durumda. Artık sevgi, birkaç hafta sonra unutulacak hediyelerle özdeşleşmiş hâlde. Oysa sevgi; bir yüzükten, bir kolyeden ya da bir çiçekten çok daha fazlasıdır.

İnsanlar varoluşlarından bu yana birbirlerine sevgi göstermiştir. Üstelik bunu, istemsiz bir ihtiyaç gibi, yaşamın bir gereğiymişçesine yaparlar. Bu nedenle sevgi, içimizden gelen, mutluluk veren pozitif bir duygu olarak tanımlanabilir. Yani sevgi sonradan öğrenilen değil, doğuştan gelen bir histir. Bu duyguyu bastırmak yerine dışa vurmak, insanı mutlu eder. Tarih boyunca insanlar sevgilerini göstermek için hediyeler gibi maddi yollar kullanmıştır. Bu tür jestler, sevgiyi ifade etmenin bir aracı olarak kullanıldığında zararsızdır hatta bazen bir gönlü kazanabilir. Ancak bu hediyeler, sevginin kendisiymiş gibi algılanırsa bu; gösterişe, kıskançlığa ve gereksiz beklentilere yol açabilir. İşte çağımızın temel sorunu da budur: Maddi olanakları sevginin kendisi gibi görmek. Böyle olunca beklentilerimiz yalnızca bu somut şeylere dayanıyor.

Oysa sevgi bir duygudur; soyuttur, elle tutulmaz, gözle görülmez. Maddi hediyeler, bu soyut kavramın yalnızca bir yansıması olabilir ama asla onun tek göstergesi değildir. Günlük hayatta en sıradan gülümseme bile bir sevgi ifadesidir. Bu yüzden sevgiyi yalnızca maddi nesnelere bağlamak son derece yanlıştır. Sonuçta kimse sevmediği birine içtenlikle gülümsemez, değil mi?

Bu nedenle sevgi tanımlanırken maneviyata vurgu yapmak çok daha anlamlı ve yerinde olacaktır.

(Visited 5 times, 1 visits today)