Sıfırlanmak

Bir gün gökyüzünden mavi yerine yeşil yağmaya başladı ve her şey değişti. İlk damlalar sonra gökyüzü ve insanlar… Değişiklikleri hazmetmek çok zordu özellikle de muhtemelen kalıcı olduklarını düşününce.

Gökyüzünden şehrimize damlalar çok nadir düşerdi. Yağmurlu havalar genelde hüzünlü bulunurdu ama bizde az görülmesinden gerek herkes heyecanlanırdı. O gün de aslında insanların tutumunda ve duygularında hiçbir değişiklik yoktu. Dışardan su sesleri duydukları saniyeyle cıvıl cıvıl bir duygunun içlerini kaplaması bir olmuştu. Bense bırakın yeşil damlaları yağmurun yağdığından bile habersizdim. Neden mi? Ağır bir hastalık geçirdiğimden hem halsiz hem de keyifsiz bir halim vardı da ondan. Tatlı uykumdan kardeşlerimin bağrışmalarıyla uyanmam da bana yumuşak yatağımdan kalkmak istememek için bir neden daha vermişti. Ben de tekrar gözlerimi yumarak yastığıma gömüldüm.

Annem yanıma gelmişti ama bağrışmaları duymama rağmen uyumayı tercih etmemi anlamış olsa gerek beni kaldırmadı. Duvarların inceliğinden mi yoksa uykumun küçüklüğümden beri hafif olduğundan mı bilemiyorum ama içerde olanları duyabiliyordum. Kardeşlerim hemen dışarı çıkmak anneannemse ilk kahvaltı yapmak istiyordu. Tabii büyüklerin sözü dinlenirdi. Gürültülü tabak sesleriyle kahvaltılarını yaptılar. Yerken de uzun uzun konuştular.  Ardından babam kimsenin dışarı çıkmaması gerektiğini söyledi ve sesler kesildi.

Kapı zilinin ciyaklamasıyla tekrar duyabilmeye başladım. Sanırım dışarı çıkmaya karar vermişlerdi ve eve geri gelmişlerdi bile. Ama babam önceden niye bu duruma karşıydı, neden onu dinlememişlerdi ve en önemlisi de bu kesilmeyen su sesi neydi çok merak etmiştim. Öğle vaktini biraz geçiyordu ve bana kalkma isteği yeni gelmişti. Penceremden baktım ve gökyüzü yeşildi. İlk uyanışımda da dışarıyı göz ucuyla gördüğümü biliyordum. Şimdiye kadar mavi olan göğün renk değiştirmesi hiç mantıklı gelmiyordu. Ayılamamışımdır diye düşünüp yüzümü yıkadım. Sonrasında da hemen içeri koştum.

“Gök neden yeşil, neden yağmur yeşil yağıyor?” diye sordum.Babam garip olaylar döndüğünü söylerken annem ve kardeşlerim hep bu şekilde olduğunu savunuyorlardı. Bu nasıl olabilirdi, bu fikri nasıl böylesine inanarak savunabilirlerdi anlamıyordum. Fiziksel bir gerçekti gökyüzünün mavi göründüğü. Annem biraz daha sakin görünse de kardeşlerim bıkmış olacaklar ki bağırmaya başladılar. Babamın sorularından sıkıldıklarını benim de anlamsız konuşmamamı ve her şeyin normal olduğunu söylüyorlardı. Olay daha da büyümeden bir başka soruyla araya girdim: “Anneannem nerde?” Bana kimisi kızgın kimisi normal hep birlikte dışarda olduğunu söylediler. O anda her şeyi hatırladım.

  • Delirmemiştim. Yarı uyuyor olsam da duyduklarımdan emindim. Bu durum ilk başta herkese çok garip gelmişti hatta dışarı çıkmak kahvaltıda bile tartışma konusu olmuştu. Ne olduysa annemler dışarı çıktıklarında olmuş olmalıydı. Eğer haklıysam bu anneannemin eve geri gelmesini acil kılıyordu. Ben düşüncelere dalmışken çıkan tartışmaları hemen susturdum. Anneanneme ulaşmamız gerektiğini ve her şeyi açıklayacağımı söyledim. Merak ettiklerinden mi yoksa sabahtan beri aynı konu üzerinde tartışmaktan yorulduklarından mı biliyorum ama beni dinlediler. Annem anneannemi ararken ben de onu biraz olsun rahatlatmak için umutsuz görünen babamın kulağına “Sana inanıyorum garip şeyler oluyor.” diye fısıldadım. Olanlara ben de anlam veremiyordum.

Ne konuştuklarını bilmesem de anneannemin telefonu açtığını duymuştum. Bu benim için bir adımdı belki olayları çözebilirdim ama o an salonda olmak bana iyi gelmiyordu. Soluklanmaya odama gittim. Geri geldiğimdeyse onları yalnız bıraktığım zamanın tek bir saniyesine bile pişman olmuştum. Babamı yani gerçeklik algısı hala yerinde olan tek kişiyi göremiyordum. Korkarak kardeşlerime sordum. Burada olmamasının nedeni kısmen de bendim. Anneannemin acil gelmesi gerektiğini söylediğim için babam da onu getirmeye gitmişti. En başından beri dışarı çıkmamakla en doğrusunu yapan tek kişiyi de kaybetmeyi kaldıramıyordum. Tek umudum her şeyi, tüm yaşananları kafamda kuruyor olmaktı. Koltuğa oturdum ve hala hiçbir şeyde en ufak sıkıntı göremeyen annem ve kardeşlerimle öylece bekledim.

Babam ve anneannem geldiğinde saat zaten geç olmuştu ve ben bu iğrenç pazar gününü normal şekilde bitirmek istiyordum. Onlar arkalarından kapıyı kapatır kapatmaz orada bittim. “Baba, anneanne iyi misiniz? Yeşil damlalar size bir şey yaptı mı?” diye sorular yönelttim. Olan olmuştu verdikleri cevaplar yeşil gökyüzünü, damlaları normalleştirdiklerini kanıtlıyordu. Bu sefer üstlerine gitmemeyi seçtim, her yolu deneyebilirdim. Belki yaptıkları sohbetli kahvaltıyı hatırlarlar diye onları sofrada sıkıştıracaktım. Fakat orada işler daha da kötüleşti. Konuşmalarla sadece bu sabahı ve renkleri değil, anılarımızı da unuttuklarını fark ettim. Benim onların kızları, ablaları ve torunu olmam dışında hiçbir şey hatırlamıyor gibilerdi. Bu nasıl olabilirdi? Yeşil damlalar böyle bir şeyi nasıl yapabilirdi? Ailem bu tuzağa nasıl düşmüştü? Değişen sadece renkler değil insanlardı da. Resmen sıfırlanmışlardı.

Bu düşüncelere dayanamadım. Ağlayarak ve öksürerek yatağıma  koştum belki bir şakadır, düzelirler diye bekledim ama olmadı. Sıra sıra kapıma geldiklerini duydum ama içeri giremiyorlardı çünkü artık beni neredeyse tanımıyorlardı ve onları durduran bir güç vardı. Bu çok acıydı. Ağlamam ve öksürüğüm arttı, gittikçe zayıfladığımı hissediyordum. Pazartesiye yani ertesi sabaha aileme olduğu gibi haftanın da sıfırlanacağını umarak uykuya daldım.

Düşüncelerime, isteklerime, umutlarıma çok bağlanmıştım ve belki de bu beni bu kadar üzmüş ve kafamı karıştırmıştı. O günün ertesi günü yani pazartesi sabahı sandığımın aksine hafta sıfırlanmamıştı ama ailem hala sıfırlanmış haldeydi. Aylardır içinde bulunduğum ağır hastalık mucizevi şekilde geçmişti ama birbiri hakkında neredeyse hiçbir bilgisi olmayan kişilerleydim. Bu durum benim hiç bitmeyen bir rüyam mıydı yoksa çok uzamış bir şaka mı bilmiyordum fakat durumun iyi yanlarını da görebiliyordum artık. Hala hiç dışarı çıkmamıştım ama penceremden her baktığımda en sevdiğim renk olan yeşili görüyordum. Ailem anılarımı unutmuş olabilirdi ama hep benimlelerdi ve yeni anılar biriktiremiyor olsam da ki bu garipti onlara anlatırken ben de yeşil damlaların görüldüğü güne kadar yaşadıklarımı tekrar tekrar hatırlayabiliyordum. Bir de yıllar önce vefat etmiş olan köpeğim evime geri gelmişti. Bu durumda bir iş mi vardı ya da dünyaya değil bana mı bir şey olmuştu bilmiyorum ama artık alışmıştım. Sanırım her şey hep böyle kalacaktı.

 

 

(Visited 4 times, 1 visits today)