SIRLI BAHÇE

O sabah uyandığımda odanın içi garip bir şekilde aydınlıktı. Perdeleri araladığımda güneş yerine beyaz bir sisin parladığını gördüm. Bu durum beni biraz tedirgin etse de merakımı daha çok artırdı. Sessizce bahçeye doğru yürüdüm. Çiçeklerin üstünde dolaşan sis, adımlarım ilerledikçe geri çekiliyor, sanki bana yol açıyordu. Birkaç saniye sonra sis tamamen dağıldı ve gözlerimi açtığımda gördüğüme inanamadım.

Bahçenin ortasında mor tonlarında ışıldayan yuvarlak bir küre duruyordu. Küre sanki nefes alıp veriyormuş gibi hafifçe genişleyip daralıyor, içindeki ışıklar da spiral şeklinde dönüyordu. Işıkların akışı bana doğru uzanıyormuş gibi görünce kalbim hızla çarpmaya başladı. Etrafımdaki hava bile değişmişti; dünya bir anlığına sessizleşmiş, zaman durmuş gibiydi.

Küre yavaşça yükseldi ve bahçenin köşesini işaret eder gibi hafif bir ışık gölgesi bıraktı. Gösterilen yerde toprağın kabardığını fark ettim. Elim titreyerek toprağı kazdım ve altından eski bir metal kutunun köşesi göründü. Kutuyu tamamen çıkardığımda üzerindeki hiçbir işareti tanıyamadım; semboller hem yabancı hem de gizemliydi.

Kutuyu elime aldığım anda küre bir anda parlayıp gözden kayboldu. Ne olduğunu bilmesem de bunun sıradan bir sabah olmadığını, hayatımın o an değişmeye başladığını hissettim. Bu gizemin beni nereye götüreceğini merak ediyor, içimde hem korku hem de büyük bir heyecan taşıyordum.

(Visited 2 times, 1 visits today)