Gülşen, sabahın erken saatlerinde evinden çıktı. Havanın soğuk, gökyüzünün gri olması, içindeki boşluğu daha da derinleştiriyordu. O sabah, hayatının önemli bir kararını vermişti. Bir hafta önce, büyük bir şirkette çalışmak için teklif aldığı gerçeği aklında dolanan tek düşünceydi. Ama Gülşen -korkaklık ederek- bu teklifi reddetmiş ve hayatına açılabilecek yeni sayfayı yırtıp atmıştı. Hayatında bir daha karşılaşamayacağı bir fırsatı tepmesinin suçluluğundan kurtulmayı beklerken adımları gitgide ,istemsizce yavaşlıyordu.
İçinde bir pişmanlık vardı. O gün, sabah uyandığında kafasında birçok soru vardı.şu andan sonra hayatının nereye gideceğini bilmiyordu ama daha iyiye gitmeyeceğini tahmin edebiliyordu. İçten içe onu yiyip bitiren bu gerçekten dikkatini dağıtabilecek bir şey yoktu. Kafası daha önce hiç bu kadar bulanmamıştı. Korkuları, onun benliğini yenerek toplantıya gitmekten vazgeçirmişti. Şimdi, o fırsat kaybolmuştu fakat Gülşen’in kalbindeki sızı hala oradaydı.
Yavaşça sokakta yürürken gözleri karşısındaki kahveci oturan yaşlı bir adama takıldı. Adam, bir fincan kahveyle rahatça sohbet ediyordu. Normal bir gün olsaydı Gülşen, adamın deli olduğunu düşünüp hızlı adımlarda uzaklaşırdı. Fakat bu gün farklıydı. Gülşen biraz daha yavaşladı Adamın yüzündeki huzur, Gülşen’in dikkatini çekti. Merakla adama yaklaştı ve sessizce yanına oturdu. Adam yargılamadan Gülşen’i dinledi.
“Merhaba,” dedi Gülşen, kafasındaki düşüncelerle konuşmak istiyordu. Ne kadar korksa da gerçeklerle yüzleşmesi gerektiğini biliyordu. “Zamanınız varsa size bir soru sorabilir miyim?”
Yaşlı adam kafasını sallar sallamaz Gülşen aceleyle sorusunu sordu “Kaybolan fırsatlar geri gelir mi?” Arkasından at kovalarmışçasına bir hızla cümlesini bitirdi.
Yaşlı adam, Gülşen‘e uzun uzun baktı ve gülümsedi. “Fırsatlar bazen geçer, genç kız,” dedi. “Ama kaybettiğin şey seni değiştirir. Gerçekten neyi istediğini bilmelisin. O fırsat bir daha gelir ama bir farkla… Hazır olup olmadığını bileceksin.”
Gülşen, adamın söylediklerinden pek bir şey anlamamıştı ama bir şeyler hissetmeye başlamıştı. O an, kaybolan fırsatın sadece geçmişte kaldığını fark etti. Belki de o fırsat, ona bir şeyler öğretmişti. Belki de doğru zaman için hazır olmak gerekiyordu. Kaçırdığı fırsatı düşünmek o fırsatı geri getirmeyecekti. Aklını boşa yorduğunu anlayınca içine bir huzur doldu ve yapabileceği tek şeyin daha iyisi için çalışmak olduğunu anladı. Belki onun asıl fırsatı iş görüşmesi değil de o yaşlı adamla karşılaşmasıydı. Ne de olsa hayat anlık değil uzun vadeli sonuçlar doğuran seçimlerden oluşuyordu.
Bir hafta sonra, Gülşen yeniden bir iş görüşmesi için aynı kahveciye geldi. Bu sefer kararını vermişti. Ne istediğini biliyordu ve kafasında herhangi bir soru yoktu. Geçmişteki pişmanlıkları geride bırakıp, yeni fırsatlar için hazır hissediyordu. O fırsat tekrar önüne gelmişti. Bu sefer karşısına çıkabilecek korkulara hazırlanmıştı. Onun yolunda kimse duramazdı ve durmayacaktı. Görüşmeye başlamadan önce içinden yaşlı adama teşekkür etti.
