Sporla ilgili olarak yazmaya hangi alandan başlasam bilemedim.
Kardeşimle birlikte çok küçük yaşlarda, ailemizin bizi fiziksel gelişimimiz güzel olsun diye başlattığı spor maceramız, zamanla profesyonelleşerek hayatımızın vazgeçilmez bir parçası oldu.
Sabahları çoğu zaman antrenmanla güne başlıyor, günün sonunda yine antrenmanla günü tamamlıyorum.
Bazen spor hayatımı o kadar çok kaplıyor ki diğer her şey küçük birer detay gibi geliyor.
“Spor bana ne kattı?” diye sorarsanız, bu soruya ileriki yaşlarımda daha net bir yanıt verebilirim ama şimdiden hissettiklerimi paylaşabilirim.
Etrafımdaki çoğu arkadaşım kilo sorunlarıyla uğraşırken ben genellikle belirlenen ölçülerin altında kalmamak koşuluyla, protein ve karbonhidratı dengeli şekilde tüketebiliyorum.
Belki birçok arkadaşım hâlâ bu ikisini birlikte nasıl tüketmesi gerektiğini bile bilmiyor olabilir.
Ben beslenmemi nasıl yöneteceğimi öğrendim.
Yine birçok insan hareketsiz bir yaşamla mücadele ederken ben çoğu zaman fiziksel aktiviteden dolayı yorgunluktan uyuyakalıyorum.
Belirli saatlerde kalkmayı, gece geç yatmamam gerektiğini öğrendim.
Bireysel bir sporun içinde herkes rakip gibi görünse de aslında nasıl iyi bir arkadaş olunabileceğini öğrendim.
Hem rakibim hem de takım arkadaşım olan sporcu arkadaşlarımı çok seviyorum.
Spor artık benim yaşam şeklim oldu. Bazen zorlansam da bu işin içinde profesyonel seviyede kalmayı ve daha da ilerlemeyi istiyorum.
